Düşünme Görme Duyma Deme

Başlık sus diyor, kafayı yeme. Çok kötü üstadım dünya ... Uydurulmuş bir gerçeklik veya hayali bir kötüsellik deyip geçmek istedikçe ne civatam kalıyor ne de ayarım gayarım. Derlermiş ya, köpek insanı ısırınca haber olmaz, haber; insanın köpeği ısırmasıdır diye basın yayın emekçileri, çalışanları. Anlayış böyle olunca internet kuşakları veya Y'ler özetle kafayı yiyebilir. Bu kafayı yemeyi önlemek için OLUMLU HABER SİTESİ kurulmalı diyorum. 

Dünyadan haberleri almak mı kötü, haberlerin doğru veya yalan olup olmadığını sorgulamak mı, yedi kıtadan bin bir olumsuzluğun veya bin bir çeşit olumsuz görüntünün zihinlerde meydana getirdiği tahrifatı veya anlayış farkını ölçümlemek mi? Sanıyorum ki artık dünyada ne bir iyi insan kalmış ne de insanlık.  Düzeltmeye gücün yetmez, kendini kemirir durursun, kimi gözüne ışık tutulmuş bir tavşan olurken kimi de kuduz olmuş bir vahşi gibi saldırırsın... Bir o diptesindir bir bu dipte, kendinden kaynaklanmayan kötülüklerle mücadele edememek , düzeltememek kadar iç parçalayıcı ne olabilir ki?

Keşke demek lüzumsuz olsa da diyoruz, keşke ortaçağda olaydık gördüğümüz ve sadece öğretilen ve anlatılanlarla hayal ve düşünce dünyamız şekilene idi. Sadece dağın ardını bileydik veya deniz kenarındaysak denizin diğer kıyılarından bir kaç haber alabileydik. Öyle değil ki, sanki insanlığın içine vahşilik, kötülük, vicdansızlık, ahlaksızlık, zulüm kaçmış ve insanlığı bunlar yönetiyor dünyada. Bunca hırs niye?? 

Mücadele edemiyorsun etsen güç yetiremiyorsun, tarihte de imzası bulunan nice şairin, ozanın başına gelenler belli iken korkmamak kimin haddine onca kötülüğe ve zihinsizliğe karşı. Hangi halk ozanını veya şairi ele alalım. Sürgün, hapis, işkenceyle yolu, hayatı kesişmemiş olsun? Var mı? 

Sadece ülkemizde son yarım yüzyılda Sabahattin Ali, Nfk, Nazım, Ozan Ariflerin hayatına baksak devamlı bir süründürme. Diyor ki iç sesim, şikayet edip durma, seç birinin ideolojisini sen de sürün onlar gibi. Niye sürünelim, süründürülelim ya hu! Ortalama 72 yıllık dünya hayatında neyi paylaşamıyor insanlar. İnsanları birbirine karşı acımasız yapan duyguları düşünceleri neden kaynaklanıyorsa onlarla olmasın mı sorunumuz? En küçük zerreyi bile komediyle sarmak istedikçe dalgaya almak istedikçe bir girdap gibi çekilmek derinlere, zihnin karanlığına ve umutsuzluğa düşmek nedir bilir misin? 

İşte biz Y zihinliler veya Y kuşakları böyleyiz biraz. Elimde olsa dünya literatüründen aşağı yukarı 1950 ile 1980 arasını söküp atarım.  X  kuşağına yarı yarıya güveniyorum, ondan öncesi de Bb kuşakları hep beni aldatmaya yönelik, keklemeye yönelik, ele geçirmeye yönelik fiil işlediğini düşünüyorum. Ondan önceki Sessiz Kuşak diye anılanların sağlığı epey kaybetmiş olduğundan piyasadan çekildiğini düşüneceksin doğal olarak. Şimdi tutun bir de bu tanımlamaları kendi üzerinize alınıverin de tam olsun. Dünya bok kokuyor. Kim diyebilir ki bende mi, evet bende. Zihinler kokuşmuş zihinler. 

Bazıları diyor ki 1000 yıl önce neredeydi bu kuşaklar.. De get ya hu, çağ değişiminde çıkar bunlar ortaya, kaç kuşak çağ değişimine denk geldi dünyada?? Hadi yüzyıl yüzyıl inceleyin çağları zamanı... Zihniniz mi basmıyor, okumayı veya sonuca varmayı mı bilmiyorsunuz ya hu? 

Bu kuşak konusunu anlatamıyorum, nesil farkını dile getirmeye çalıştıkça yaş konusuna kafayı takanlar ya fiziksel ya da düşünsel olarak kendilerinin saf dışı tutulduğunu düşünüyor. Belki kimi de ihtiyar huysuzlanmasına giriyor. Kaç defa geldi başıma.. Şaka gibi.. Tüm bunlar eski kuşak akademik camianın, ilahiyat camiasının, genel kültürün yansımaları... Gençleri de ekmek parası deyü kendinize benzetmeye çalışıyorsunuz amma umarım bu uğraşınız boşa çıkacak. 

Dünyada tv internet için çekilen filmlerin toplam sayısı 10 bini buldu veya geçmiş olmalı bu yıllarda. İki asrı 2 saate indiren Y zihinleri, 400-500 sayfalık romanı görsel filmlerin, belgesellerin, görüntülerin etkisiyle 15 dakikada okuyup geçiyor. Hala 100 yıl öncesinin kitaplarından kelamlarından bahsediyorsunuz? Daha eskisi ise facia... Niye girsin teferruatına, betimlemesine, doğasına vb... Açık uçlu soru cevaplamak ile test usulü soru cevaplamanın zihinlerde meydana getirdiği görüş farkını nasıl yansıtabiliriz ki insanlara.. 

Benim bıktığım bazı kelimeler var, o kadar çok kullanıldı ki edebiyatta, tartışma programlarında, gazete köşelerinde.... Mesela; Allah, Muhammed, Ali, Atatürk, Darwin, İslam, Göklerdeki Babamız, Cihat, Feodalite, Saray, Meclis, ataerkillik ve anaerkillik, karınca, fil, aslan, kurt, evrim, devrim, ilahi kelimatullah, özgürlük, eşitlik, hak, hukuk, sevap günah, haram helal...Neyi yarıştırıp, kızıştırıp duruyorlar. Herkes bir şey anlatıp duruyor, bir susun ya hu. Gülsem gülemiyorum çünkü kendi içinde her biri çok ciddi konular, arkalarından milyon ve milyarların sökün ettiği isimler, sıfatlar, tanımlar, söz öbekleri vb.. Lakin çoğunluk olmak haklılık anlamı taşımıyor değil mi? Her geçen gün bu kelimelerin ardından koşanlar azalacak sonuçta. Bir taraftan nesli tükenen canlılar, bir tarafta suyun yetmediği kalabalıklar diğer tarafta 72 yıllık ortalama insan hayatının bitmeyen vahşilikleri olumsuzlukları.. 

 Tanrının Arabalarından tutun, Yeni Dünyaya, robotlaştırılmış insanlara, besin üretimin değişmesinden, tüketim alışkanlıklarının değişmesine, şehirlerde bunalmışlıktan, kırdaki vahşiliğe vb... Şehirler artık mahalle mahalle ayrılmaya başladı birbirinden. Site devletlerini neredeyse yeniden kuracaklar  ülkeler içinde. Dünyanın her bölgesinde biraz böyle. Pasaportmuş sınırmış hala bu kafada eski kuşak devlet yönetmeye çalışanlar.. Merkeziyetsiz yönetimler çıkacak yakında piyasaya, eski dünya batmak üzere, umarım bizi de batırmaz. 

Hani arasıra diyorlar ve diyorum patır patır intihar etmeye başlayacağız yakın gelecekte. Sistem denilen veya düzeni bu çağlarda hep biraz daha erken yaşlarda öğreniyor insanlar. Eskiden 60 yaşında gelebileceğin düşünmeler ve sonuçlandırmalar 40 yaşa indi, çok geçmeden 25 yaşlara inecek, çok geçmeden 15-20 arasına... Belki de indi... Nşa'da fiziki ömrünü tamamlamaya yıllar yıllar varken er yaşında zihinsel ömrünü tüketen nesiller çıkacak karşımıza. Ve bu nesiller sonuçtan memnun olmadıklarını daha çok düşünecekler ve yaşama küsecekler, çekip gidecekler kimi yanındaki ve çevrelerindekileri öldürerek gidecek, kimi sessizce kendini öldürecek. Buraya doğru bir yönelim daha doğrusu bıkkınlık var. Belki de sadece bende, lakin olmaz gerçek hayatta aile büyükleri çocuklarıyla birlikte, üç dört arkadaş birlikte intihara, ölüme koşuyor. Gün gibi ortada değil mi bu yönelim? Tüm bu bıkkınlık sadece ekonomik, inançsal değil ki, zihinler doldu. Eski kuşak gazeteciler, yayıncılar, ciddiciler mahvetti geleceği. Osurun ve gülün... Eğer osurmak veya osuruk sesi gülmenize neden olmuyorsa başka bir şey bulun gülmeyi deneyin. Ortaçağın karanlık baskılı ciddiyetini sökün atın edebiyattan, şiirden olmaz mı. Gülerek çıkın çıkacaksanız dar ağacına veya girecekseniz mahpusa gülerek girin, çünkü gücünüz yetmiyor uluslararası veya devlet zorbalığına. Niye??? 

Edebiyat sitelerinde çok şiir var, çok yazı var. Bir zamanlar her birini okurdum, şimdi bir kaç tane ancak ya okuyorum ya okumuyorum, bir şairin bir mısrası hiç aklımdan çıkmıyor; bu çağda insanlar hala yemek içmek yaşamak için çalışmak zorunda kalıyorsa, yazıklar olsun bu çağa mealinde bir mısra çıkarmıştı. Evet, bu çağda eskinin alışkanlıklarını devam ettirmenin amacı nedir? Askerde, komutanlar askerleri boş bırakmamak için devamlı bir iş çıkartırlar, mıntıka temizliği, bulaşık, nöbet vb gibi... Boş kalan ergen gençler birbiriyle uğraşmasın diye devamlı doldurmaya çalışırlar vakitleri. Sivil düzenin yönetimleri de böyle bir bakıma, devamlı gündem değiştiriyorlar. 20 yıllık gündemleri yazmaya çalışsam kaç saatimi alır bilmiyorum, 20 yıllık değişimi... Bir hengamedir, toz dumandır gidiyor hem ülkemizde hem dünyada.. Umut yok olmaya çoktan başladı, katılan katılır katılmayan katılmaz amma Y' kuşaklarında umut tükenmeye başladı. Z kuşaklarını düşünemiyorum bile. 

Kuralcılık tutturmuşlar bir de, o kural bu kural, o şöyle bu böyle, tüm bu bıkkınlıklar neticesinde makul kurallar bile zindan gibi geliyor zihnimize, anlamıyor musunuz, akletmiyor, düşünemiyor musunuz? 

O yüzden daha çok hırçın olacaklar, sinirli olacaklar gitgide yeni nesiller veya tam bir pısırık dedikleri gibi çıt kırıldım olacaklar. Bu da umutsuzluklarını artırıp toplum düzenini bozacak. Zaten toplum düzeni denilen kavram, eski çağlardan kalma yönetimin yeni çağlarda uygulanmaya çalışılması değil mi.. Eskiyi yeniye giydirmeye çalışmayın artık.. Ya sökülür ya denk gelmez dar gelir.. 

Ben utanıyorum hala çoban sürü ideolojisinin düşüncelerinin dillere getirilmesinden. Ayıp olmuyor mu yeni çağ için bu düşünce. Hayvan mı insanlar sizin gözünüzde... Geçin kardeşim benzetme demeyi böyle benzetmemi olur bu çağda.. Çobanlık kültürü Tanrısalcılıktan kalmıştır sizlere, Tanrıyı çoban gören elbette insanları da koyun keçi kurt köpek görür. İşte sizin yaptığınız bu. Her bir eski kuşağın düşüncesinde bu var, zorbalık, baskı yıldırma ve hakaret.

Bireysel olarak kendi kendine yetebilmeye koşan bir çağa girmiyor muyuz? Uç örnekler vermeye gerek yok, bölge ve kıta karşılaştırması yapmamıza gerek yok.. Ülkemiz için düşünün... Bu gelecek nesli, gelen nesli neden keriz yerine, sürü yerine koymaya çalışıyorsunuz. Tüm kurumlar çağın bir adım gerisinde kalmış, Anayasa Mahkemesi bile çağını ıskalama yolunda gidiyor, neden çünkü temelleri eski kuşak hukuk ikliminden besleniyor da ondan. Bazıları geri kalmayı bırakın iyice çamura saplanmış vaziyette. Baş bel ayak üçlemesinin yönetim ve düşünme şeklini neden bırakmıyorsunuz, çilekeş ve ciddi ortaçağ fıtratını neden geride bırakmıyorsunuz, neden zulüm ediyorsunuz bizlere. 

Sonuçta mutlaka olacak, cumhurbaşkanı, başbakan, komutan, reis, muhtar vb önce bir sınava girecek sonra seçime katılabilecek, bunu lütfen hızlandırın. Cumhuriyet deniliyor ya; dededen toruna geçen, babadan oğula geçen vekillikler var ya hu? Olur mu bu ? Utanmıyor musunuz, yoksa insanları doğumundan itibaren fişleyip; hangi gruba dahil ise, iş yönünden ayıracak mısınız 10 yaşlarında. Uyumsuz-Kuralsız-Yandaş film serisinde olduğu gibi... Bu tür filmler onları düşünerek ders alasınız diye insanlar tarafından insanlığa hediye ediliyor. Yoksa siz hala atalarınızın dinine, ideolojisine mi kapıldınız. 

Bu gidişe de mutlaka insan ile hayvanlar melezlenecek ve robotumsular çıkacak piyasa.. Çıkmayacak mı ? İnsan bedeni yeniden programlanıp, güncellenmeyecek mi? 

Din çağları artık kapandı, ben böyle düşündüğüm ve araştırmalarımda bana kültürel çevremden aktarılanların yalan olduğunu öğrendiğim için dini bıraktım, tüm dinler özünde kötü insanlar için bir yol sunuyor lakin son nesiller sizlere göre fazla iyi değil mi, iyinin kendine iyiliği öğretecek bir düşünceye inanca ihtiyacı olur mu? İyinin Tanrıya ihtiyacı da sadece kötüler olduğu için, neden öldürmüyorsunuz içindeki kötüyü ve eskileri.

Bu konuda çok daha ağır yazılar yazdım kendimce, yakın geçmişteki zulümlerinizi bile bile amma anlamıyorsunuz, anlamıyorsunuz. Belki bu şekilde bir kaç kişiye ulaşabilirim, sonuçta ulaşsam ne olacak bir de bu konu var. Yeni nesiller... aman boşver...

Ve neyse değerli zamanınızı zamazingo ve sonradan görme fikirlerimle aldığım için özür dilerim. Sizler ortaçağın ileri görüşlü veya eski çağların son çağından alıntılar yapmaya devam edin. Ne de olsa siz eski kuşaklar her şeyi bilirsiniz, görürsünüz değil mi? Ya hu anlamıyorum kimileri 70 yaşında hala seçimlere giriyor. Nasıl bir hırstır bu ya hu? Elimde olsa en değerli yaş aralığı olan günümüzde 45 sonrası için kimsenin çalışmasına müsaade etmem, gezin, görün, keyfini çıkarın edebinizle adabınızla derim dünyanın.. De işte kelleşmeye başlayan kafama tarak vs vs vs..

En sevenlerinize emanet olun..

Saygılar, sevgiler.. 

30 Haziran 2021 11-12 dakika 194 denemesi var.
Yorumlar