Hangi Cesaretle

Biliyorum dijital hayat aldı başını gitti de, bu çağda hangi cesaretle yüzünüzün gözünüzün resmini çekip fon yapabiliyorsunuz kendinize. Sanırım ben bir defa, o da geçen yıl bir resmimi yükledim, nereye yüklediğimi hatırlıyorum, yine bir edebiyat sitesiydi, unutmazsam ve üşenmezsem onu bu hafta sileyim... 

Belki de siz de haklısınız, cep telefonlarında faceıd diye uygulamalar var, göz retinasını tarayıp uygulama veya telefon açılmasını sağlayan uygulamalar da var, kablosuz süpürgeler var, evinizi dip köşe temizliyor, evde kaç kişisin, kaçta uyursun, kaçta kalkarsın tuvalete kaç saat sıklıkla gidersin, evden kaçta çıkarsın biliyor, kaydediyor.

 Bunlar son 10 yılda girdi hayatımıza belki de, ondan öncesi; önce vergi numarası, sonra ıban ve kimlik nolar ile sayısallaştırıldık. 

İnternet; toprağı bize ait olmayan bir vatan gibi,  kim ne kadar veya ne için kullanıyorsa; ülkemiz para birimiyle 35 Tl'den belki de 500 Tl'ye kadar çıkan aylık kirasını ödüyoruz cep telefonu şirketlerine. 

Dünya öngürülemez bir hale bürünmek üzere VEYA benim algım bu yönde de olabilir. Sonuçta her balık kendi yüzdüğü suyu bilir değil mi? 

Peki ne zararı var, yüz göz veya ev içi bilginizin anonim olan server denilen kutularda kayıt altına alınmasının? Bilemem ki? Aklıma tek gelen olasılık klonlanmak... Bilgisayarda çok kullanılan bir terimdir, coppy paste, yani kopyala yapıştır kelimeleri. Peki sizden habersiz sizden bir tane daha üretirlerse? Elbette kim üretecek, nerede üretecek, nasıl yaşatacak, nerede kullanacak sizin kopyanızı. Ucu açık sorular...

20 yıllık bir internet hafızam var, bir şekilde devamlı pc başında çalıştım, boş kaldıkça da ne yapılır, haberler, sosyal forumlar, edebiyat sitelerinde takıldım. Önlisans tezim web sayfası nasıl hazırlanırdı, lakin hiç hazırlamadım:)) Hazırla desen hazırlayamam.. Yani çok uğraşmam gerekir hem de çok hazırlamak için. Onun da kolayı bulunmuş ya... 

Siyasi gruplardan, köy derneklerine, mahalle takımlarından, okul ve sınıflara, din tarikat cemaat gruplarına kadar internette her şey gruplandırılıyor. Daha doğrusu biz kendimiz gruplandırıyoruz. 

Daha önce de dile getirmiştim, ne kaldı internette yapamadığınız? Gittikçe azalıyor değil mi? Koku transferi hala çalışılıyor, tamzamanlılık veya tam etkileşim hala deneme aşamasında, ışınlama kısa mesafe deneyleri yapılıyor, fabrikasyon olarak protein ve vitamin vb üretimleri ilk adımlarını çoktan attı. 

İş yapılıyor, eğitim öğretim yapılıyor, paylaşım yapılıyor, bir çok kolaylık... Da bu nereye kadar gidebilir ki... 

Dijital mağazalar da tarihteki kervansaraylar gibi işte... Alış veriş kökeninde hemi de her şey... Etkileşim diyoruz adına veya eski tabirlerle sömürü düzeni... 

Dünya düzeni vs vs vs... 

Benim korkacak bir şeyim yok ki, alnım açık dediğinizi duyuyor gibiyim,  şişt sen 22 yaşındaki ağzını topla küfür etme bu yazıyı okurken dinliyorum seni, sen 55 yaşındaki sırıtma ekranın karşısında görüyorum seni, hey sen koca arayan kadın veya kadın arayan koca kıkırdama öyle, ve sen sen sen uzar gider....

Sonra bir telefon gider polise veya hastaneye bizim apartmanda pis bir koku var, polis veya sağlıkçılar gelir arar tarar kokunun geldiği daireyi bulur, prosedür icabı izinler alınır ve gazeteye manşet olur; evde tek başına yaşayan kişinin cesedi bir hafta sonra kötü koku sayesinde bulundu vb vb vb ...

Y ve Z kuşağı üzerine yapılan araştırmalar pek olumsuz, yüzde 75 i ülke dışına imkanım olsa giderim demiş, bunların içinden %64 ü de dönmeyi düşünmem demiş... Ortak korkuları işsizlik, gelir uçurumu, Z'lerin diğer bir korkusu cinsel istismar... Ya hu ne yaşattınız evladınıza, yiğeninize, kardeşinize, öğrencilerinize vb  vb  yani kendinizden küçüklere ne yaşattınız böyle ya hu, gençler neden böyle umutsuz hiç düşünmezsiniz değil mi? X kuşakları hazırlanın kardeşlerinizle miras kavgasına ne kaldı şunun şurasında?? 

Bu nesiller gerçeklerden kaçsın mı, duymazdan, görmezden mi gelsin, yoksa gerçeklerin üzerine mi yürüsün ne dersiniz? Bilemiyorum ama her türlü tepkinize dikkat edin lütfen eski kuşak nasihatleri ve tepkileri işlemez bu çağda. Korkutmaya çalışmayın etkileşimdaşınızı, eski kuşak yönetimcilikler ve bilmişlikler oynamayın, çünkü çıkışı olmayan ve umudu olmayan bir tünel gibi gelen on yıllar. Daha ne kadar kötü olabilir ki düşüncesini çivilemeyin yeni nesillerin kafatasına... 

Peki ne yapacağız, fazladan beyni olan ışınlasın bana, beyindaşlık yapıp düşünelim dostlarım.. Ya da ne diyoruz, salla gittsin ya idam sehpasına ya mezarlığa ya da yeni nesil ölü gömme veya ceset yok etme ritüellerine eski çağlardan kalma yine de... 

Ya da veya ve -de, -ki biliyorsunuz bu kelimeler bağlaç veya ektir. Ne kadar kültürlü ve bilgili olduğum anlaşılsın ya da ne kadar cahil cesaretine sahip olduğum veya Yedebiyat için daha çok sıradanlık yapmaya devam edin ve yeni nesiller komple ihraç etsin sizleri hayatlarından ve yine Yedebiyatı kursunlar... Saygılarımla, En sevdiğinize emanet olun.. 

Kusura bakmayın tumturaklı kelimeler yok bu yazıda, usturuplu çok derin sözler yok... Ne yapalım çivisi çıkmış deyin geçin siz de dünyaya benim gibi... 

Çok fazla acı var internette, çok fazla vahşet, çok fazla uçurum hayatlar.... Hadi bir kızılderili ata sözü paylaşayım yok vazgeçtim inka ata sözü paylaşacağım, hayır vazgeçtim eskimo sözü, vazgeçtim uzaylı ata sözü paylaşmalıyım, o da olmaz.... Eskilerden bir söz paylaşmalıyım ama değil mi? Yeni çağa girerken eskilerden bir söz paylaşmalıyım ki patlasın gitsin diyor ya gençler aynen öyle... Gençlikten bahsede bahsede ihtiyarladık ya hu... 

10 Temmuz 2021 5-6 dakika 194 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar