Yeiku Edebiyatla

Y...'den

Benzerliklerimizi görmek insanı herkes yapmanın bir adım öncesidir. Herkes olamamak için çalışıyor insanlar, didiniyor, söylenip, kimi de höykürüyor. İnsanları ne kadar anlayabiliyorsunuz? Evet bu soru üstad, büyük soru. Kültürel çerçevelerin dar geldiği ve zihinsel yaşamanın ön plana çıktığı bir çağ bu. 1980 lerden sonra başlayan değişim 1990ların gençleri tarafından sürdürülürken 2000 li yılların gençleriyle yürüyüşüne devam edip 2021 in çocuklarıyla yeni bir döneme girmeye hazırlanıyor. Üstad, sanki insanın doğumundan öncesi yok değil midir, ölümünden sonrası ise devamlı meçhul, felsefe, inanç ve hikayelerle benzenmiş değil midir? Evet he mi topu 40 yıllık bir dünya zamanında yeni çağın anlayışı, kültürü, dini-inancı, ideolojileri, devletleri vb değişti. Bu değişimi paçasından tutup çekenlerin acıları ve çileleri ne kadar büyük olursa olsun çağı ıskalamakla meşguller. Ülkemiz hakkında konuşma yapan siyasiler artık ölüm üçgenine düşürdü memleketimizi, yokluk, umutsuzluk ülkesi olduk çıktık bahsettiğim 40 yılda da. Yalancı baharlarını yaşayan ve ortalama 40 yaş altı insanlarımız hayatın gerçeği ve zulmünü kaldırmakta zorlanıyor. Ülke nüfusu dikkate verilerek edilen birlik beraberlik mesajlarının sadece kandırmaca olduğunu öğrenmiş olduk. 84 milyon için … diye başlanılan her sözün aslında kendi mezhep ve meşrebi için olduğunu algılıyoruz artık. Ve artık inanmamaya başladık 84 milyon bir bütün olduğumuza.

Yeiku dediğimiz olayın bakış acısını edebiyatla, bir edebi akımla açıklamaya kalkmanın eni sonu gelmez. Zaten gerek de yoktur bunlara. Her türlü sınırlamaya elbette bir eleştiri getirilebilir, biz bunu serbest şiir-hece şiiri tartışmalarından biliyoruz, aruz’un artık sadece adı kaldı. Az olanın değerli olduğu zamanları da geride bıraktık. Sesin, seslenmenin, anlatmanın bir çok yolu vardır, otobandan patikaya, keçi çıkmaz sarp yerlerden, üzerinde kartal uçmaz kurak ovalara kadar giden bin yol bulunur da, hayatın anlamını eskinin inanç ve felsefeleriyle yürütmenin bir yolu bulunamaz bu devirde.

Lakin sebepli ve sebepsiz insanın kendi özüne sorulmadan geldiği bu dünyada ortalama yaşam süresini de robot programlar gibi analitik olarak ölçüp, biçip, bir anlama sığdırmak da meçhule ve imkansıza yakın bir uğraştır. Boşa uğraş mıdır, bilinmez. Dolusunun da değeri kalmamıştır çağımızda, hayatın önemi ve mücadelesinin öneminin kalmadığını öğrendik 40 yıldır.

Görsel hafızalarda depolanan her türlü şekil, simge, renk, çizgi film, ses, seda, reklam, tabela, slogan, tiyatro, sinemadan yola çıkarak kendi içine doğru patlamaya hazırlanan bir dönemde değil miyiz. İnsanın insana yaptığı zulüm, aileden mahalleye, mahalleden devlete, devletten uluslararası kurumlara kadar bir boşluk beşgeninin içine düşmüş gibidir günümüzde dünya.

Yaşamın künhüne erkenden erdi bahsettiğim nesiller, iyi ve güzel büyüdüler, iyi ve güzel gördüler, iyi ve güzel geliştirdiler kendilerini, lakin bırakmadı peşlerini analog çağların dinozor düşünceleri, kamplaşmaları.

En erken tarihlerle Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından kalma 1950lerin fikirleriyle paçasından tutmayın geleceğin.

Günümüz dünyasında barınma, ekmek ve su vb için çalışmaya gerek olmamalı dediğim zaman, aynalar sırıtıyordu bana elbette. Sonradan sonraya aynalar da anladı ve ciddiyete büründü, en kötüsü ise aynalarda olan kayboldu gitti.  Orada mı? 

19 Haziran 2021 3-4 dakika 194 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (6)
  • 2 yıl önce

    sürüdürlürken Yeni kelime türetmede y kuşağının emsali yok anlaşılan :)