Erenin Takıntısı

Ter ter terlemişti. Her nefes alışında tuhaf bir halsizlik sesi çıkarıyor,bir sağa bir sola dönüyordu.

Eren kendini ölecek gibi hissediyordu. Son zamanlar beynine bir takıntı saplanmış her an ölecekmiş gibi yaşıyordu.Annesi onunla ilgileniyordu. İlgileniyordu evet ama bir yandan da bıkkınlık vardı üzerinde. Mavi çiçekli yazmasının uçlarından çekip başının tam kapalı olduğundan emin oldu. Karşısındaki dostlarına:"Bizim oğlan hasta yine. Deli mi oldu ne oldu bilmiyorum? Grip dahi olsa öleceğini zannediyor. Oğlum bir şeyin yok diyorum,yine de bir ümitsiz ki anlatamam." Komşulardan biri:" Vah yavrucak! Kim bilir başında kaç tilki dolaşıyordur; kim bilir kaç köpek beynini kemiriyordur." Bakılırsa bu hanımefendi bir pisikaytr gibi duruyordu. Öyle değilse de kendinin de başında buna benzer takıntılar olabilirdi.

Eren terliyordu. Ayaklarıyla yorganı bir iteliyor bir üzerine çekiyordu. "Ihh" diye sesler çıkarıyor elini alnına koyuyordu. Ölüm döşeğindeymiş gibi seyrediyordu etrafını. Baş ucunda çok sevdiği muhabbet kuşuna baktı. O hala aynıydı. Oturduğu oda aynı, soluduğu hava,yaşadığı mahalle,tanıdığı insanlar hep aynıydı. Kendi olmadan da her şeyin yine devam edeceğini biliyordu. Kendine kızıyordu:" Bugüne kader yoktan yere kendimi harap ettim. Başımdaki takıntılar beni günden güne tüketti. Her seferinde kendime kızdım. Yapma Eren yapma! Sonra geri dönüşü olmayan bir yola girersin diye ve bu da kimsenin umurunda olmaz. Sen hastalandığınla,öldüğünle kalırsın diye. Ah iş işten geçti. Lanet olsun bu duruma sebeb olan kötü insanlara. Hep onların yüzünden. Bir türlü kimseyi hiçbir şeyi takmamayı öğrenemedim hayatta. Kim ne bilecek çektiğimi bu genç yaşta. Ah öleceğim tanrım."

Eren terliyordu. Eliyle terini siliyordu. Onu ziyerete gelenler kapıdan bir selam verip çıkıyordu. Annesi ara ara gelip ihtiyacı olup olmadığını soruyor geri çıkıp misafirlerle ilgilelniyordu.

Eren daha önce birçok kez ölecek korkusuyla hastahaneye gitmişti. Tuhaf ki hiç bir sorunu çıkmıyordu. Genelde psikiyatriye yönleniriyorlardı. Çoğu zaman alay konusu oldu bu sebebten. Kimseye pek bir şey anlatmasa da duyuluyordu.
"Bu çocuk kafayı yemiş,her boka öleceğim diyormuş." En yaygın dedikodu buydu onun hakkında.

Eren kıpırdamıyordu. Yüzünde boncuk boncuk ışıldayan ter kurumak üzereydi. Eren hiç hareket etmiyordu. Sırt üstü uzanmış yüzü yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Her şey yine devam ediyordu. Muhabbet kuşu ötüyordu. Annesi gelen komşuları ağırlıyordu.

31 Temmuz 2018 2-3 dakika 25 öyküsü var.
Yorumlar