Saç Yoksa Ben de Yokum

Selin ile Ahmet tanışalı bir hafta olmuştu.

Ahmet Selin'i evine davet etti. Bu birlikteliği daha ileri boyutlara taşımak istiyor ve bir an önce işi ciddiye bindirip evlenmeyi planlıyordu.

Eve geldiler. Ahmet bir şeyler hazırlamak için mutfağa geçti. Selin ise ilk defa geldiği bu eve karşı yabancılığını belli ederek etrafını merakla inceliyordu. Gördüğü her yer özenle dizayn edilmişti. Ev bekar bir erkek için fazlasıyla temizdi. Selin içinden:"Belki de benim geleceğimi bildiği için temizlemiştir" diye düşündü. Yine de gerçekten bu kadar temiz olabileceğine ihtimal verdi. Çünkü tanıdığı Ahmet aynı şekilde tertipli ve bakımlı biriydi. Fakat tam tersi bir durum söz konusu olsa bile Selin'in bunlara dikkat edecek bunları sorun edecek bir hali yoktu. Onun kafasını meşgul eden şey böyle basit şeylerden ziyade bu ilişkinin devam edip etmeyeceği konusuydu. Çünkü kendinde ciddi bir sorun vardı. Ahmet'in bu sorunu takıp takmayacağını kestiremiyor ve korkuyordu. İlişki daha ileri boyutlara gelmeden bu durumu izah etmek istiyor ileride yalancı duruma düşmek istemiyordu.

Ahmet içeriye geldi.
-Ne yapıyorsun canım sıkılmadın umarım. Selin omuz silkti:
-Yoo olur mu öyle şey.

Ahmet Selin'in yanına oturdu. Gözlerine baktı.
-Seni seviyorum Selin. Seni tanıdığımdan beri heyecanlıyım. Çocuk gibiyim. Her an seni düşünüyorum.

Selin utandı. Gözlerini dizlerine doğru çevirdi. Tekrar baktı Ahmet'in yüzüne:
-Ben de seni çok sevdim. Çok etkilendim ama...

Ahmet cümlenin sonundaki "ama" kelimesini duyunca bir anda yüzü düştü. Çünkü her güzel anın sonuna bir 'ama' kelimesi getirilirse sonu muhakkak felaketle bitiyordu. Ahmet'in aklına türlü türlü şey geldi. En olmayacak kuruntular zihninden ışık hızıyla geçti. Sonunda:"Kesin yine bir bokluk çıkacak" dedi. Bütün bunları düşünürken derin bir sükut içerisindeydi gözlerini Selin'e çevirerek: "Evet dinliyorum." Dedi.

Mutfaktan bir tangırtı sesi geldi. Ahmet Selin'in konuşmasına fırsat vermeden:
-Hemen geliyorum, dedi.

Selin heyecandan bacaklarını titretiyor,tırnağını yiyor bir an önce içindekileri boşaltmak istiyordu. Ahmet içeri tekrar geldi. Selin kendini toparladı her şey yolundaymış gibi heyecanını bastırmaya çalışıyordu. Ahmet bir anlık önceki konuşmalarını unutmuştu. Selin'in dizinin dibine oturdu. Selin'i aç bir aslan gibi istekli şehvetli süzdü.

-Saçların ne kadar güzel,ne kadar güzel kokuyor, dedi.
Selin derhal toparlandı yüzü düştü,rengi sarardı vücudu buz gibi oldu. Bu değişim dışardan bile belli olacak ki Ahmet farketti.
-Ne oldu hayatım?

Selin sustu. Hiç bir şey söylemedi. Ahmet ona bir bardak su uzattı. Panikle suyu içti. Az sonra kendine geldi. Ahmet tekrar mutfağa gidip bir şeyler hazırlamak için Selin'den izin istedi ve gitti. Selin bu arada kendini teselli etmeye çalışıyordu. Bir anda kendine büyük bir cesaret geldi. Saçındaki peruğu çıkarttı ve Ahmet'in gelmesini bekledi.

Az sonra Ahmet geldi. Tam kapıyı açtı ve içeri adım atmadan büyük bir şaşkınlıkla karşısındaki manzaraya odaklandı. Başlarda Karşısındakinin Selin olduğuna inanamadı epeyce süzükten sonra ve Selin'in yanındaki peruğu görünce olayı anladı. Bir süre sustu. Selin ağlıyordu. Adeta yeni doğmuş bir bebek gibi küçücük kafasını öne eğmiş Ahmet'in yüzüne bakamıyordu. Ahmet şaşkınlığına son verdi. Tam Selin'in yanına gidecekken Selin bir hıçkırıkla yerinden fırladı Ahmet onu tutmaya çalışsa da buna mani olamadı ve Selin peruğunu almadan hızlıca evden uzaklaştı.

O günden sonra asla görüşmediler. Ahmet Selin'in yakın arkadaşlarından onun hakkında birkaç bilgi edinmişti. Duyduklarına göre Selin doğuştan genetiksel olarak saçsız birydi. Bu durumu sürekli kendine sorun ettiğinden psikoljik tedaviler görmüş. Ancak bu ne kadar acı bir durum olsa da Ahmet'i hiç duygulandırmadı hiç çekinmeden Selin'in arkadaşlarına "Saç yoksa ben de yokum arkadaş!" Diyecek kadar küstahlaştı ve bu durumdan kurtulduğu için derin bir oh çekti.

22 Mart 2018 3-4 dakika 25 öyküsü var.
Yorumlar