Beyaz Perdenin Siyah Yaması

Beyaz perdenin siyah yaması

Gökyüzü ağlıyor gizli gizli

Yıldırımlar gürlüyor toprağa

Filizleri korkutuyor bağırışlar

Güneşin ışığını utanmadan soyutluyor

Beyaz perdenin kara lekesi


Bir kuzgun geliyor

Çölün en ücra yerinden

Gözler ona hayran

Ama onun gözleri kızıl

Ayakları toprağa basmamış

Ve ağzı, biraz kana susamış

Canını yakacak

Bir kuzgun geliyor


Güneşin ışığı hayat veriyor

Bir kaç papatya saklanmış kaldırım taşlarına

Bir kaç ot parçası var, suya muhtaç

Ruhu boyun eğmiş, ama kendisi dimdik ayakta

Acımadan basacaklar üstüne

Dolunayın ışığı can alıyor


Rüzgar okşuyor bir çocuğun saçlarını

Hafif hafif ıslık çalıyor kulağına

Yeterince sessiz, yeterince dolmuş

Patladı patlayacak

Rüzgar alıp götürüyor

Küçük çocuğun kırmızı balonunu


Bir üzüntüdür delip geçiyor kaburgaları

Yakıyor yıkıyor

Kiminin ahını alıp, birinin kanına karıştırıyor

Dilek tutuyor küçük çocuk

Ve seviniyor kırmızı balonun adına

Daha yakından görecek yıldızları


Bir mutluluktur sarıp sarmalıyor kırıkları

Bir masumiyet gelip konuyor burnunun ucuna

Haline küfrediyor duvarlar

Kapının menteşesi küfürlere bestekar

Bir masumiyet beyaz perdenin siyah yaması

Bir mahrumiyet küçük çocuğun yakarışları

26 Ocak 2020 40 şiiri var.
Yorumlar