Beyaz Perdenin Siyah Yaması
Beyaz perdenin siyah yaması
Gökyüzü ağlıyor gizli gizli
Yıldırımlar gürlüyor toprağa
Filizleri korkutuyor bağırışlar
Güneşin ışığını utanmadan soyutluyor
Beyaz perdenin kara lekesi
Bir kuzgun geliyor
Çölün en ücra yerinden
Gözler ona hayran
Ama onun gözleri kızıl
Ayakları toprağa basmamış
Ve ağzı, biraz kana susamış
Canını yakacak
Bir kuzgun geliyor
Güneşin ışığı hayat veriyor
Bir kaç papatya saklanmış kaldırım taşlarına
Bir kaç ot parçası var, suya muhtaç
Ruhu boyun eğmiş, ama kendisi dimdik ayakta
Acımadan basacaklar üstüne
Dolunayın ışığı can alıyor
Rüzgar okşuyor bir çocuğun saçlarını
Hafif hafif ıslık çalıyor kulağına
Yeterince sessiz, yeterince dolmuş
Patladı patlayacak
Rüzgar alıp götürüyor
Küçük çocuğun kırmızı balonunu
Bir üzüntüdür delip geçiyor kaburgaları
Yakıyor yıkıyor
Kiminin ahını alıp, birinin kanına karıştırıyor
Dilek tutuyor küçük çocuk
Ve seviniyor kırmızı balonun adına
Daha yakından görecek yıldızları
Bir mutluluktur sarıp sarmalıyor kırıkları
Bir masumiyet gelip konuyor burnunun ucuna
Haline küfrediyor duvarlar
Kapının menteşesi küfürlere bestekar
Bir masumiyet beyaz perdenin siyah yaması
Bir mahrumiyet küçük çocuğun yakarışları