Tan Yeri Kızıllığında Öpeceğim Ayak Bileklerinden

Arzu dolu hiçliğimin meşalesinde
Sönümsüz yanan ateşimsin...

Yalan hayatıma kırılgan mum ışığı...

Dokunabilenimsin her gece
Bilinmezimde ışıldayan çoban yıldızına
Ürkekçe oturuyor olduğun omuzlarımdan...

Rüzgarımsın
Doru aygırımı her koşusunda yelesinden kucaklayan...

Yağmur ormanım derinlerinde kamp ateşi dumanım...

Koca yemiş meyvelerimdeki isyanlara özgürlük tadım...

Ruhu marazlı hanım ağamsın
Uçsuz topraklarımı hizmetine gönüllü sunduğum...

::

Yarattığı muhteşem fırtınaların
Seyri sefasına dalmışken yüce Enlil
Destanlar yazan fısıltıları iş başındaydı zamanın

...!

Arzularda kanayan
Hançer kesiği yaralarından siniyorken
Terdeki tuza kırmızının karakteristik kokusu
Buz tutmuş çayırlara çığlık çığlığa atıldı
Ateşin ilk tohumu

Kösnül başakların ilk hasatlarını müjdeledi yedi cihana
Çığırtkan Simurglarla Kafdağı yamaçları!

Tende hayat buldu tinin gizli gerçeği
Kor ve küldekine benzerdi aslında
Ölümün kokuşmuşluğunu ustaca örten tuzdaki gizlem

Tan yeri Kızıllığında sevişilen yataklarda
Ustaca öpüldüğünde
Ayak bileklerine dövdürülmüş lanetler
Mahremiyetlere sapkın katılımcılar oldu
Cehennem zebanileri

Tüm o sözde gurursuzluklar
Mürver hissiyatlar gölgesinde bestelendiler aslında
Nota nota!

Arzulardan sırılsıklam olmuş eller
Korkmadan uzatılabildiğinde
Dokunabileceklerken şah damarlarına rahatça
Gururlu yalnızlıkların ayna önü mastürbasyonlarına
Usta birer virtüöz oldular korkaklıklarından

Yaşamların Antartika düzlüklerine
Durmaksızın düşüyorlarken masumane soğukluklarıyla
Kar taneleri
Yalancı aydınlıklara baş veren her hayat dolu yeşillik
Sözde saflığı temsil ışıltılı beyazların
Ölümcül soğuk karanlığına gömüldü o düzlüklerde

Ve
Asla
Hissedemeyeceklerini bilmelerine rağmen
Gerçek aydınlığın gözleri kapanmaya zorlayan sıcağını
Avuttular mümkünsüz hayallerle kendilerini

Kİ
BİLMEDİKLERİ DİLDEN BİR ŞARKI KLİBİNE ALT YAZI
ÇEVİRİ SÖZLERDEKİ
MUTLU KARELERDİ BU KEZ MASTÜRBASYONLARINDAKİ ÇÖZÜMSÜZLÜKLERİ...