Acemi Çırak

Ben , acemi bir çırağım.Nereden başlasam toy sakallarıma dokunan mazimi anlatmaya.Mesela bir kadın nasıl sevilir bilemem.Oysa onlar için yazdığım binlerce mısralarım var.Anladım ben teori adamıyım.Kavramları , aşkları yaşamaktan çok tarif edebilmişim.Bir kadın gelecek ve dünyam değişecek diye bekledim.Oysa özümle barışık olmayan ben, kendime yalanlar uydurmuşum ve bu yalanları, kendimi avutmak için göğe çıkarıyorum değil mi?Yalnızlığıma olan sadakatimi anlayabilseydim belki de bu oyunlara, beklentilere ve yalanlara ihtiyacım olmayacaktı. Aşık olma ihtiyacım, tamamlanma hissiyatımdan da doğabilir.Bu ihtimal kulağa hoş geliyor olabilir fakat hayatın derinini kavrayanlar bu tamamlanma hissiyatına gerek duymazlar.Dedim ya ben acemi bir çırağım.Belkide övündüğüm derinliklerimin hepsinde boğuldum.Yardım çığlığı isteyemeyen bir gurur var bende.


Sonra , hayata karışma meselesi var bir de.Bulunduğum tüm topluluklarda " kırmızı" gibi dikkat çektim.Aslında hem uyaran hem de uyarılandım.Hayatımı akademiye ve okumalara verdim.Bana somut geri dönüşü olmadı. Fakat somut geri dönüş nedir ki, bir beklenti mi yoksa?Daha açık konuşmam gerekirse içinde bulunduģum ruhsal sorunlar nedeniyle bu macerayı yarï yolda bıraktım yoksa yarı yolda bırakıldım mı?Ruhsal problemler yaşamak, yaşamdan izole olmama mücadelesi beni çok yıprattı.Insanlar nasıl yürüyor, neye gülerler diye baktım onlara.Ben onlara anlamaya çalıştım ama onlar beni anlamaya çalışmadı.Bu yüzden hayat adil deģildi.Onlara şiirlerden, begonyalardan, ıslak toprak kokusundan,ışıģın hızından, evrimden, kuantumdan hayata dair tüm canlılıktan bahsettim fakat dinlemediler ve kendi kendime konuşma alanı yaratmak zorunda kaldım.Onlara kızgın deģilim bu bir yaşamsal tercih.Bazıları için alınan son model araba , lüks hediyeler hayatın kendisiydi.Ben onlar gibi deģilim diye onlar haksız diyemem.Sadece biraz kırgınım yaşama.Hem benden yaşama dahil olmam bekleniyor hem de ben ben olduğum için kabul edilmiyorum.


Bir de babama veda edemem sorunum var.Ben hep onun öldüğü yaşta ve yastayım. Babama da nedense biraz sitemkarım.Elveda demeden gitti.Oysa beni akşamları en güzel babam severdi.Birgün baba , birgün; ruhsal bunalımlarımı aşarak sana giden tüm yollara çicekler dikeceğim.Hani okul çıkışlarında babalarını bekleyen çoçukları kıskanırdım ya hani yağmurlu günlerde ellerinde şemsiyelerle koşan babaları görürdüm ya hani masal anlatan babaların sakallarına dokunan evlatlar vardır.İşte beni o zaman hep sen anlardın.Aslında babamdan ayrılalı çok şey deģişti.Sevdim, sevildim.Okudum-yazdım.Yazarak eğildim evrenin ince boynuna.Fısıldadım adını tüm yıldızlara..


Okudukça yalnızlaşma meselesi de var ona hiç girmesem mi?Çünkü bu dert, yüzyıllardır var ama insanın başına gelince farklı bir hissiyatı olmakta.
İnsan anlaşıldıkça var olur .Tersi durumda ise yıldızların parlaklığını, güneşin doğuşunu,roman kahramanlarını, felsefeyi, fiziği ve nicelerini koyu bir karanlığın içinde kendi yalnızlığında anlatmış olur birey.Aslında yalnızlık donanımlı bir yapı ile eşleşirse pekişir güçlenir fakat biz insanoğlu etkileşimler içinde de bulunmalıyız .Bu etkileşimlerin kalitesini seçenler aslında yine donanımlı yalnızlardır.Mesele , bu donanımlı yanlızlık yoluna girmek için gösterilecek fedakarlık ve cesaret.Hikayenin sonunda içimizden koca bir çığlıkla: Değdi ,gerçekten de buna değdi diyorsak donanımlı yalnızız'dır.Ben donanımlı yalnızlığa ulaşma cesaretimi ya da daha açık bir ifade ile kararımı henüz veremeyecek kadar acemiyim.


Ben,tüm savaşlarımı, tarlalara ve değirmenlere yazdım .Biliyorum, insanlık günün ak ekmeğini yiyecek bu acemi tarladan.Haykırıyorum , usta olmak için değil, acemi çırağı duyurmak için.

27 Ağustos 2023 3-4 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 7 ay önce

    Aslında ne kadar zaman geçsede ne kadar yaş alsakda hepimizin bazı zamanlarda acemilikleri oluyor bu hayatta... Herkes birilerinden bir şeyler öğreniyor ustalaşmak için ancak tevazu da gerek hem yaşamaya hem de sevmeye... Kutlarım yürekten...