Acemi Duygu Sürücüsüyüm Öğretmenim Anla Beni

Sevgili öğretmenim!
Ben yaşamın kıyısında hayatı öğrenmeye çalışmaktayım. Ancak bu süreçte farkında olmadan belki bazı hatalarım olabilir. Çünkü davranışlarımın sonucunu değerlendirecek birikimden yoksunum.
Kısacası ben acemi duygu sürücüsüyüm.
Acemi şoförlerin kaza yapma olasılığı, benim gibi duygularını yönlendirmede acemi olandan daha fazla değildir. Ben bu hususta siz deneyimli ve ehliyetli duygu ve düşünce sürücülerinden ders almak istiyorum.
Hayat yolunda karşılaştığım sözde birçok ehliyetli duygu sürücüsü öğretmenim, hatalı sollamalarla beni kazaya zorlamaktadır. Sanki hiç genç olmamışlar gibi bizim gençlik heyecanlarımıza oldukça sert karşılık vererek bizleri yoldan çıkarmaktadırlar.
Biz gençler bir aynayız.
Öğretmenim size nasıl davranılmasını isteniyorsanız öyle yaklaşılın. Kaşları çatık, asık suratlı ve sert tutum farkında olmadan biz aynanızdan size yansır. Bunu inanın size bir kasıt, nefret v e düşmanlık olduğu için yapmıyoruz.
Dedim ya acemi duygu sürücüsüyüz, işte ondan kaynaklanmaktadır.
Geçen gün orta yaşlarda bir öğretmenim, sınıfın içinde bana bir tokat attı. Sebebi ise sınıfta arkadaşımla konuşmamızmış. İlk tokadı yiyince çok kızdım. Kız ve erkek arkadaşlarımın yanında bu tokat bana sanki tsunami gibi geldi. Tüm benliğimi sarstı. Ancak buna rağmen yine de kendimi kontrol ettim. Ona, 'Öğretmenim yaşınız yaşıma yakın olsaydı bunun karşılığını verirdim,' dedim.
Söylediğim söz doğru muydu?
Kendi kendime kaldığımda ve sağduyuyla düşündüğümde bunun gerçekten büyük bir yanlış olduğunu fark ettim. Ama o an, ortam ve psikolojik durum beni istemediğim bir söz söylemeye sevk etti.
Peki, benim bu acemiliğime karşı, ehliyetli duygu sürücüsü öğretmenim ne yaptı?
Kendisinden hiç beklemediğim bir karşılık aldım. Engin anlayış, hoşgörü ve empati beklerken yüzüme inmek için kalkan ikinci tokadın rüzgarıyla sarsıldım.
Duygularım o an şarampole yuvarlandı.
Bilincimi kaybetmişim. Demek ki insanlar kazaları bilinç kaybı yaşadıkları zamanlarda yapıyorlarmış. Birden ellerimin havaya kalktığını ve öğretmenimin elini tuttuğumun farkına vardım. Benim bu halimde bile sözleri bir fırtına gibi kulaklarımda esmekteydi. 'Seni terbiyesiz, ukala, serseri bırak elimi! Seni disipline vereyim de dünyanın kaç bucak olduğunu gör!'
. Duygularım kontrolden çıkmış, kaza yapmıştım.
Sınıfın içinde öğretmenimle yaka yakaya gelmiştik. Arkadaşlarım bizi ayırdı. Öfkeden ne yaptığımı bilmiyordum. Kafamı duvarlara vuruyor, kapıyı tekmeliyordum.
Gürültümüze tüm okul ayağa kalkmıştı. Sınıflar boşalmış, öğrenciler meraklı bakışlarıyla bizi seyrediyordu. Sevdiğim bir öğretmenim yanıma geldi. İlk önce biraz teselli verici sözler söyledi. Sonra da bu yaptığım davranışın sonuçları üzerine konuştu.
O an itiraf etmesem de gerçekten çok üzülmüştüm. Bir öğretmene el kaldırmak olacak şey değildi. Duygularımın azizliğine uğradım. Duygularımın freni patladı, irade direksiyonum yoldan çıktı. Bunun sonucunda okuldan tasdiknamemi verdiler. Okuldan ve arkadaşlarımdan yarıldığıma değil de öğretmenime yaptığım davranıştan dolayı çok üzüldüm.
Ama bununla birlikte, gençlerin acemi duygu sürücülülüğünün bilincinde olmayan bir yetişkin, nasıl ehliyetli duygu sürücüsü olur diye de merak etmeden kendimi alamadım.

13 Nisan 2010 3-4 dakika 59 denemesi var.
Yorumlar