Acılı Yokluk

Artık kabul ediyorum, yenildim... Aşk bir savaş değildi, mağlubiyet olamazdı; aşk bir mücadele değildi, olmamalıydı ama artık biliyorum, yenildim kalbimin avlusunda elini uzatıp sana uzanamayan kalbi kırık çocukluğum gibi... Hâlâ acıyor canımın isimsiz kırık yanı, hâlâ aynı acıyı devrediyor gün bıçağını saplayarak. Mutluluğun damatlık giyen ince hadiselerinde gönlündeki çiçeğe selamımı söyle, yapraklarım kopup kokumu kaybederek yaşadığım günlerce sende açan sevda çiçeklerinin gelincik tarlası doğuran galibiyetinde gönlündeki çiçeğe yenildiğimi söyle...
Çok acıyor. Jelibonlu şekerlerin ikram edilişinde bile gülemiyor yüzüm artık; bir yan var ya, o yan, yaşamamızı sağlayan o yan çok fena acıyor.
Bakmıyorum başkalarına, baksam göreceğim belki bana bakan umutlu yanlarını, ama ben bakmıyorum. Çünkü biliyorum, hiçbiri sen değilsin. Kalbimle konuşuyorum nefessiz kaldığım şu sonbaharda. Baharın çimenlerinden ayırdığım gençliğimce öldürüyor beni taşınmaz acılı yaralarım...
Artık kabul ediyorum, yenildim. Güzel sevmeyi öğrenmiştim, ben olduğumu hissetmiştim, bir başkası gibi de değildim; şımaran düzenbaz dünlerimin uslanan yarınlarıydın sen. Aşkımın beni büyüttüğü saatlerde güneş vurunca günüme, seni severek güzelleşiyordum her seferinde. Çok yalnızım.
Kadın, hıçkıra hıçkıra ağlamamalı adam gidince. Aşk acısı nefessiz bıraksa da asilce ağlamayı öğrenmeli kadın; içine içine akıtarak gözyaşlarını... Yarın, ya da bu gece, öylece bir an delice oyunun kapanmamış perdesini sevindirircesine gelir misin acı düşkünü zamanlarıma?
Onları iyileştirip, öksürük krizlerini yatıştırıp verem zamanlı kalp yorgunluğumu alır mısın içtiğimiz kahve gibi? Her yalnızlıkta sen varsın. Her sensizlikte sen, her düşünüşte suç gibi düşümde sen ve kalbimin seslenmekten korktuğu çağrılarda cevapsız çağrılarım sen...
Ah be adam! Kaderimde seni sevmek yazıyordu madem, neden güzel sevilmeyi sevemedin ki bende?
Ah be adam! Eh be kör olası adam! Mademki seni sevmek vardı kaderimde, neden güzel sevmeyi yakıştıramadın kendine?
Özlemek mezesiymiş aşkın; barut bugünlerimin bombalanmış yarınlarında gelmemek rolü mü verildi başrol sana? Çiğ yanıymış hayat imkânsızlığın ve ben bakmıyorum birilerine, birileri uysal düşlerin kahpelenmiş hadiselerini çağrıştıracaksa yeniden sen yerine, ben bakamıyorum artık sevginin masumiyetine. Bir ölü çiziyorum gönüllü hizmetlim o benim; ben istiyorum seni, o getiriyor seni bana rakı sofrasında gizlenmiş günah gibi. Ben bir sen çiziyorum yaşamımın kurtlanmış sofrasında, arsız yanlışım o benim; ben istedikçe senli kalbimi, o getiriyor bana seni yalnızlığın çözülmeyecek düğümü gibi.
Artık kabul ediyorum; nimetinde hıçkırık tutturan korkularımdın sen. Acılı pay düşünce keder marşları çaldı alın yazıma... Yenildim. Sevmeyi becerebilmek değilmiş yalnız aşk; kalpte kalp uyuyorsa uyandırmakmış sevebilmeyi...
Ben, ekmeği gönlüne banan beş parasız gönül uslanmazı... İşte artık yenildim sana. Kalbimi elime almak mümkün olabilseydi ne kadar sen varsa kalbimde, hepsini öldürürdüm kalbimde. Kalbimi ellerime alabilmek mümkün olsaydı, ne kadar ben yoksa sende; hepsini öldürürdüm kendimde.

30 Ekim 2016 3-4 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar