Adalet

Gündemden aşağıya akan satırlara baktığımda bir ulusun hatta bir varoluşun temel öğesini sinsice ve daha kötüsü anti siyasal öngörülerle, yerden yere vurularak hazmedilmeye hazır hale getirildiğini şaşkınlıkla izliyorum.
Anti örgütlenmelerle demek zül geliyor bana.
Bu suçtaBu çorbada tuzu bulunan biri olarak, aklıma beraatımın kuşku bırakmaması için bir cümle geliyor;
?Son kelime ilk kelime olsa, dünyada hiçbir şey değişmezdi'.
Değişmedi de.

Adalet ;

Kozmopolit düşüncemin evrensel algılarla bezediği ve aslında ideolojik bir yapıya henüz büründüremediğim bu karşı koyuş, sanki doğduğu gün zehirlenmekte.

Her bireyin birbirinin aynısı kılınmadığı, her bireyde yapısal(maddi,somut,dokunsal) ve ya soyut(manevi) ve ya psikolojik(saf,salak,tiryaki) yüzde bakımından orantısız milyarlarca farkın olduğunu göz önüne alırsak, bu yaşamsal düzlükte.
Bir şeylerin yolunda gitmesi için özgürlüklerinden feragat etmesi lazım gelir kişilerin. En azından baktığı aynanın özgürlüğü için.
Bu hususta belirleyici bir merci, eski haliyle kadı köy muhtarı düş düşes papaz imam hekim toplumun önde gelenleri.
Ve ya günümüz şekliyle modern ve en önemli özelliği tarafsız olması gereken millet üstü bir yapı. Ki devlet üstü olması için millet üstü olması şart olduğunu düşündüğüm bir yapı.
Popüler ismi ile, hak hukuk yaranma platformları. Değil tabiî ki.

Gündeme dönersek bir şeyleri bir örnekle açıklamak ihtiyacı duyuyorum;
Olan:
Ayşe sevilmemeli
Ayşe'yi sevmek suç
Ayşe'yi sevdin, cezan şu
-ölümüne kadar!!(bırakın idam isteyenin olsun, ya da şahadet kurumu ortadan kalksın)

Olması istenen:
Ayşe'yi sevme.
-ha?!

Bu bölüme bir alıntı ile başlamak istiyorum;
"Yasama, yürütme yargı içiçe geçmişse, özgürlükler garantide değilse, anayasa yok demektir. Kuvvet kimdeyse o hakimdir." Jean-Jacques Rousseau (1771)

Her zaman adalet güçlü olmalıdır fakat asla, güç adalet olmamalıdır.
Bu kıstas gereğidir yasama, yürütme ve yargının, güçler ayrılığı.

Ve Pascal'ın dediği gibi;
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur.
En güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmaz.
Gücü olmayan adalet acizdir.
Adaleti olmayan güç ise zalim.
Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur; çünkü kötü insanlar her zaman vardır.

Bardağın dolu kalması gereken tarafından beslenmeyelim, susuzluk hepimizin.

Gündemden aşağıya akan satırlara baktığımda bir rejim kavgası görüyorum nedense.Amacın araç edilmeye çalışıldığı, aracın ise amaçsallaştırıldığı bir düzen çabasında bazıları, ve işin kötü tarafı adalet arayanlar, her şeye razı.


İleriye giderken geçmişten örneklenmek bir fazilettir. Geçmişi olduğu gibi önüne sermek ise, buna gericilik denir.
Eğer ki bu bir toplum adına yapılıyorsa ve altına onlarca kez çizerek söylüyorum, bu yapılan toplumun temel taşınaysa, yani mevzu bahis kelimesel boyutuyla adalet gibi, ipi çektiğin yerde bitebiliyorsa hikaye.
Deprem olması gerekmez. Bir avuç bataklık yutar koskoca bir sosyolojik yapıyı.
Düzeni demekten itina ile kaçınıyorum, ki düzen için koşuşturan ben.
Korkunun ecele an ve an yaklaştırması gibi iç güdüsel isyan algısını, korkuyorum.
Kapının arkasına masa dolap sıkıştırıyorum.
Şüphelide bendim itiraf da, iftira da ben Hapse girmeden eve gidememek olsa gerek diye düşünüyorum korkumun sebebi,.Bilakis evin içindeyken.
Bizi ruhlarımız aracılığıyla tüketmek istemek, kesinlikle bir hayalperestin işi. Ama ömür kısa, kalıntılar baki.
Elimizde, düşüncelerimizde,
İyi yaratmaya ihtiyacımız olduğunu anlamamız lazım, bir sonrakini.


Felsefi bir kavram olduğunu düşünüyorum adaletin, içinde şüpheyi barındırmayacak kadar felsefe karşıtıdır aynı zamanda.
Böyle bir olguyu yani içinde hem toprağı barındıran hem suyu hem ateşi hem havayı Zıttı hayat olan bu tanışma faslını,Siyaset gibi çıkar üzerine kurulmuş bir binanın pencerelerinden bakan ?bakan körlerin' insafına hapsedecek olursak, bağımsızlıktan söz edemeyiz.
Ön yargıyı toplumsallaştırmak olur bunun adı ve sonuçları bakımından birleştirici değil tam tersi çözücü etkiler yaratır, ki artık yavaş yavaş insan olmayı içselleştirmek için çabalayan günümüz insanlığı bir sukutu hayale uğrayabilir.

Ön yargılı infaz, galata taş idman hukuku, yandaş adalet, kız kaçıran hakim,adamımız savcı,adalet imparatorluğu, asker b/andı,
Ve
Ananı da al git kararı,
yanlış karar,yanlış karar, yanlış karar.
Mübaşir sonra sormaz mı avukata
hazır mıyız?

Büyük patron deyiminin ekonomiye karteller sayesinde girdiğini biliyoruz ve böylelikle emperyalizmin doğduğunu. İlkelizm elitizm Lidyalıların tohumu.
Torun kapitalizm.
İnanç köle

Adaletin, tekel(demir yumruk,(eşkıya)) ile birleşmesinden neler doğacağını ben, fikir bile edemiyorum ki zikredebileyim.

Sorun Osmanlıya dönmek veya Göktürklülere dönmek, olmamalı nacizane fikrimce.
Sorun yaklaşmak olmalı.
Mayaların takvimine.
Ve tevekküllün sırrı, az bir şey çekinmek.

Ve son olarak;
"Asılan hırsız değil, yakalanandır." Çek Atasözü
Bu yönüyle bakacak olursak, Hepimiz birer ihtimaliz.
Özellikle vurgulamak istiyorum vurgulanması lazım geldiği için.
Durumlar olayları farklı neticelendirebilir.
" Göz görenindir, ama gönül kördür." genç sözü

Annesini öpmekle yanlış yapmadığımı, inandırmanızı istiyorum. Bebeğime.

15 Şubat 2012 5-6 dakika 25 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar