Aforizmalar - 4
Güçlü görünmem gerek,
İçe doğru ağlayan adam benim bu yüz'den..
Osmanlıdan kalma bir tokatla;
Elinin tersidir elveda.
El veda ederken,
vuruyor işte aşka..
Ki sen,
Hayatımın en kısa özetisin..
Ne için doğdun ve ne için öldün sorularına,
Verilebilecek tek cevabımsın..
Gittin diye küseceğimi sanma hayata, yanılıyorsun, arkandan ağlayacağımı düşünüyorsan da..
Sadece şuna üzülüyorum ama, şu an eminim ki benden çok uzakta bir yerdesin, yanımda olmadığın için haliyle 'seni seviyorum'larımı duyamıyorsun...
Evet, gittin. Evet, kaldım ve yine evet ki, seni hâlâ çok seviyorum...
Sakın yanlış anlama;
Dön diye değil, duy diye söylüyorum...
Avuçlarında tutmayınca,
Senin için kopardığım çiceklerin dalıyla beraber,
Kalbi de kırıldı aslında...
Ayrıldık...
Ve ayrıldım ortadan ikiye,
En büyük parçayı her zaman ki gibi;
Sen aldın yine...
En az gözleri kadar derindi saçları,
Bir gün bakarken dalgalandı
Ve boğdu beni...
Senden ne de güzel anne olurdu içimdeki çocuğa,
Ne de güzel emzirirdin onu aşkımızla
Ve büyürdü belki,
Sana anne, bana baba derdi hatta...
Sevgili,
O güzel başını kaldır ayrılıktan ve gözlerimin içine bak...
Gözyaşlarımın bile ağladığını görmüyor musun?
Giden oldum,
Kabul ediyorum.
Suçlusu benim bu aşkın,
En çokta bu yüzden zaten;
Derdin başından aşk'ın...
Gece uzun bir koridor,
Uykusuz yürürken geçmişime,
Rastladığım izler bana seni hatırlatıyor.
H/iç silinmiyor da,
Unutulmuyor...
Geçti her şey deyip silebilirsin gözyaşlarımı,
Mendil de olur çünkü o ince parmaklardan...
Payıma düş'en Aşk bu dedim,
Biz'i hayal etmekle yetindim...
Yalnızlık,
Çetin bir savaş gibi geçti geceleri...
Üstelik kuru sıkı kalemlerle;
Yer alarak,
Yaralanarak ellerimin yorgun cephesinde...
Papatya katliamına gerek yok,
Sevmiyorsa sevmiyordur nasılsa...
Sadece kal'dım diyorum sana,
Öldüm diyorum en kestirme yoldan...
Şimdi,
Gözyaşların ölen bir canlı için aksın en azından...
Ayrıldık;
Alın size bir ölüm haberi...
Kolay teşhis edilen bir hastalık ayrılık,
Tüm belirtileri yârin gitmesi...
Saymaya başla yalnızlığımı;
Ben, ben ,ben...
Neden bu kadar kısa?
Sevdin...
Sevmek sandığın kadar kolay değildi benim için.
Bu yüzden sevemedim seni,
Özür dilerim...
Işıkları kapatarak,
Yalnızlığı açma çocuk!
Gitti demekle kabullenilmiyor ayrılık,
Dudağımdan ayrılıyorsun sadece,
Sadece havaya karışıyor adın;
Gitmek fiiliyle...
Ayrılığı kabullendikten sonra,
Şiirle doldurdum ben de yerini...
Gidişine susuşum...
Boğazımı düğümlediğinden,
Yutkunamadığımdan ayrılığı.
Hazmın zorluğundan...
Yasaktın sen bana,
Girmemem gereken kapıların ardında saklıydın.
Kalbin gibi mesela,
Bir arkadaşa bakıpta çıkamazdım...
Seni seviyorum, seveceğim de...
Engel olamayacak buna hiçbir şey, en basitinden beni sevmemen mesela.
Anlamak istemiyorsun, anlatmak ya da...
Utanma...
Sadece uzaktan seviyorum ben, sana en yakın uzaktan...
O adam gibi dokunmuyorum asla sana, dokunmaya kıyamıyorum,
bu durum yüzünden kıyamadığım gibi canıma...
Sensiz, biz değil; bir bile olamayacağım ben, hep yarım kalacağımdan...
Hava soğuk olursa eğer,
Kuşlar üşür mü uçarken?
Aldırmadın kalbinden ayrılığı,
"Hoşçakal" adlı çocuğumuz,
Doğmak zorunda kaldı...
Evlilik aşkı öldürür mü hiç?
Gör bak, sen o adamla evlendikten sonra bile deliler gibi sevmeye devam edeceğim seni...
Gittin...
Ve geri dönemeyecek olabilirsin bana,
Ama ben de geri dönemeyebilirim hayata...
Alt tarafı gittin diye;
Çok üzüldüm, nasıl anlatsam, hani kalbim kırık, içim yıkık, göz altlarım mor, saçlarım dökük...
Telefon çalmıyor, kapı çalmıyor ama şarkı çalıyor hem de sezen söylüyor, gözlerim doluyor, kadehler doluyor, sonra, sonra sigaralar yanıyor, canım yanıyor, içim yanıyor, bir tek ışıklar yanmıyor, her yer karanlık;
Alt tarafı bittim diye...
Biliyorum abarttım yine,
Çok sevdiğim gibi seni,
Çok öldüm senin için...
Kırdığın bir kalbin içinde sağlam kalamazsın...
O şarkıyı sildim, çünkü çaldığında ağlayacağımı biliyorum, hem de çocuklar gibi bağırarak ve hıçkıra hıçkıra...
Aklıma geleceğini, sonra yanıma da gelmeni istediğimde, aradığımda seni, canımın daha çok yanacağını, daha çok ağlayacağımı, asla ve asla geri dönmeyeceğini...
Ayrılık işte, gurur işte;
Unuttum diyorum,
Unuttu diyorlar belki de ama her şey bir play tuşuna bakıyor aşkım,
Yokluğunla beraber yalanlara da alıştım...
Tekilim...
Bu yüzden yetemiyorum,
Dayanamıyorum çoğul acılara,
Farkettim...
Yokluğun,
Kağıt ve kalemlerle tanıştırıyor boşluktaki ellerimi.
İlham dolduğunda şiirsel cümlelerime,
Farketmeden gizli özne yapıyor seni...
Korktuğum intiharı,
Sonbaharda bir yaprağın başarması...
Ne kadar zor değil mi?
Yaprak kadar olmadın! diyor hayat...
Gidiyorsun...
Elveda ve hoşçakallarla uğurluyorsun beni uğursuzluğuma...;
Satırlarım kanıyor sevgilim.
Acıyor mu canın?