Ağlayan Fotoğraflar

Bin yıl önce miydi ne? Anımsayamıyorum. Annem İzmir'de evimize en yakın ilkokula kaydımı yaptırdı. Okul şehrin yamacında mezarlıktan, çevrilmiş sık bir koruluğun içinde iki katlı bir yapıydı.
Etrafta kocaman, yüksek, yaşlı cam ağaçları vardı. Bahçenin sınırına geldiğimizde ileride, aşağılarda, körfezi ve körfezin etrafını Fransız dantelinden yapılmış eşsiz, kuyruklu bir gelinliğin eteği gibi saran, şehri görebiliyordunuz. Daha sonraları aşağı mahallede oturanların, öğrenciler çatılarımıza taş atıp, kiremitleri kırıyorlar, şikayetleri üzerine, okul yönetimi, bahçenin sınırına gitmemizi yasaklamıştı. Ama, ben yine de ara, sıra yasağı delerek, gizlice, bahçenin en ucuna gider, o çok sevdiğim panoramayı seyrederdim.
İşte ilk defa o yıllarda tanıdım Eczacıbaşı Ailesini, çünkü okulumuzu, rahmetli anneleri Şerife Eczacıbaşı Hanımefendi adına bu aile yaptırmıştı.
Okuma yazmayı öğrenince, okulun girişindeki tabeladan öğrenmiştim bu bilgiyi ve içimde, yardımsever aileye karşı, bugüne kadar süregelen bir sempati oluşmuştu.
İki yıl sonra okula yakın mahalledeki evimizden, uzak yeni bir semte taşınmamıza karşın, ailem, aynı okula devam eden, benden iki yaş küçük kız kardeşimin ve benim okulumuzu bırakmayız ısrarlarına dayanamamış ve yeni bir okula kaydımızı almamışlardı.
Yıllarca Şerife Eczacıbaşı İlkokuluna otobüsle gidip gelmeye devam ettik ve mezun olduk.
Sonra sevgili okulumuz yıkıldı ve yerine şimdiki İzmir Öğretmen Evi yapıldı.
Lise yıllarımda sanıyorum, yine tam olarak anımsayamıyorum. Bir fotoğraf sergisindeyim. Galerinin duvarlarında, yağmurlu havada çekilmiş kır resimleri, kırsal kesim insanının yaşamından kesitler, at arabaları, fotoğrafçı, objektife düşen yağmur damlalarını özellikle silmediğinden, kayan, yarı flu, harika fotoğraflar, fotoğrafçı kim? Merakla aranırken duvarda ismini görüyorum. Şakir Eczacıbaşı...
O fotoğrafları hiç unutmadım. Ne zaman Şakir Eczacıbaşı adını duysam veya bir yerlerde görüntüsünü görsem, hep o fotoğrafları anımsadım. Çocukluğumu, ilk gençliğimi...
Artık Şakir Eczacıbaşı yok. Fotoğraf sanatı mihenk taşlarından birini yitirdi ama, yağmurda çekilmiş ağlayan fotoğrafları hiç ölmeyecekler.
Güle, güle yaşamını sanata adamış, değerli insan. Ruhun şad olsun.

24 Ocak 2010 2-3 dakika 138 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • ''Artık Şakir Eczacıbaşı yok. Fotoğraf sanatı mihenk taşlarından birini yitirdi ama, yağmurda çekilmiş ağlayan fotoğrafları hiç ölmeyecekler.'' sadece fotoğraflar mi?

    kültür sanat yetim kaldi.

    sizi kutsarim

    sanirim ilk ve tek yazansiniz şakir beyi

    şimdi ben yönetime soruyordum anilmasi lazim değilmi diye sizin yazinizi gösterdiler

    tamam mi peki? tabiki hayir forum açilmali idi diye düşünüyorum.

    peki ben mi niye yapmadim yazmadim? ben ucuzcuyum biraz başkalarinin yazdiklarini okumyi severim ellerim kalem tutmaz pek..

    şakir eczacibaşi: ruhun şad olsun.!

    nur ergün: sevgimkere saygimkere