Ah şu insanlar!

Gene odada oturmuş neler yazacağımı düşünüyorum. Karşımda sadece bir duvar. Onu araştırmak istiyorum ama işte bir duvar bu! Sonra gene düşünüyorum. Bu sefer ertesi güne bırakıyorum düşüncelerimi.
Esen rüzgar dışardan çok güzel esiyor. Hele sıcak bir yazdan sonra ilaç gibi geliyor.Alışıyorsun fakat sinsice vücuduna girip hasta ediyor. Ve ben dışarı çıkmak istiyorum. Çıkıyorum fakat pişman oluyorum. Ağlamak istiyorum. Yaşadığım yerde olan insanlar asla merhamet etmiyor. Bu devirde herkes kendi için bir şeyler yapıyor. Artık uçan kuş bile attığın yemi ilk önce ucundan tatıp sonra yuvasına götürüyor. Yapraklar tereddütlü bir şekilde aşağı iniyor. Bu sefer kendilerini rüzgara bırakmıyorlar. Yavaşça süzülüp yerde son buluyorlar. İnsanlar... Ah şu insanlar! Bazen şeker oluyorlar. Fakat artık insancı tavırlarını toprağa gömüyorlar. Paraya önem veriyorlar artık. Bu da önemli belki ama diğer insanlar önemli değil mi? Onları anlamak için eskiden çok uğraşıyorlardı. Belki de kader denilen şey gene kapımızda. Bırakıp gidemiyorsun. Parayla seni bağlıyor kendine. Yaşamak için gerekli oluyor. Kader denilen şey sinsice. Önce seni aşkla sonra da acıyla öldürüyor.

15 Eylül 2010 1-2 dakika 17 denemesi var.
Yorumlar