Ahmet Telli Tuttu Ellerimden

Yıllar sonra dostuna kavuşan bir çocuk gibiydim. Önce geri durdum hocam sohbet ediyor diye, sonra baktım ki hayatımdaki en uzun ayrılık kalacak ve ömrüne değer biçilen hastaların yaşam hızıyla yaşamaya çalışan bir fani gibi anladım ki boşa geçirilecek bir dakikam bile yok. Liseli öğrencilerin öğretmenlerini gördüğünde önünü ilikleme telaşıyla ve üstadıma kavuşma sevinciyle zangır zangır titreyerek ilerledim.

'Merhaba hocam memleketime, hoş geldin.'

Dedim. Sohbette olan Demet Hanım başıyla selamladı beni, hocam yanında yer gösterdi hemen, babacan bir öğretmen edasıyla... Hayatın içinde yaşanmışlıklar vardı ortak olmasa da benzer. Dertleşmeye başladık üstadımla, beni ancak kendisinin anlayacağını söylediğimde ve 'şiir yazmanın boş olduğunu düşünenlerden konuşurken' telefon geldi. Telefonla konuşurken bir yandan not defterini çıkarmaya çalışıyor bir yandan da yazmaya çalışıyordu gün gün not ettiği şiir yolculuğundaki yol çizelgesini... Güzergâh hem karışık hem de zorlu olsa da şiir adına değer diyordu o güzel gözleri...

'Ah Bakiciğim! Şu Nisan bir bitse, Mayısta dinleneceğim.'

'Geçer hocam, geçer dedim, neler geçmiyor ki hayatın içinde.'

Babasını kaybetmiş bir evladı teskin eder gibiydi Ahmet hocam ve ellerini ellerimin üzerinde

'Geçer Bakiciğim, üzülme evlat'

der gibi bulunca dünyalar benim oldu adeta...

Hani hayalinizdeki kahramanlar vardır ya, merak edersiniz yaşamlarını ve resimlerdeki yaşam gerçekliğinde nasıl dersiniz ya, o merak içinde sordum ona:

'Hocam anam daha geçen kızdı karın doyurmuyor yazmak, bırak diye, doktorum olduğunu anlamıyor şiirin, sizin hayatınızda da var mıydı?'

ve baktı gözlerime ve ellerli ellerimde

'Benim de babam derdi'

dediğinde buğulandı o güzel gözleri...

Baba deyince bir yanlarım acıdı, muhralaşan yaralarım tekrar kanamaya başladı ve baktı gözlerime, kanayan yaralarımı görmüşçesine baktı... Babamın öldüğünü yeni öğrenip üzerime çöreklenen ve beni öldürmek için daha geçen gün gelen kardeşlerimi görse ne derdi bilmem ama baba mevzusu olunca gözlerimiz doldu ikimizin de ve babamla çıktığım yolculuğu anlatınca yine yeniden acı dolu bir filmi izler gibiydi. Üzüntüsünü öylesine belli etti ki tansiyonu çıkınca birden, belki de kendi hayatındaki yaşanmışlıklarıyla birleştirdi.

Şakayla karışık:

'Doktora götüreyim mi hocam?'

dediğimde ellerimi tuttu bir baba şefkatiyle

'İyiyim Bakiciğim, iyiyim, sağ ol. Merak etme!'

derken bu dağ ne rüzgârlar gördü dercesine bakıyordu. Cebimdeki şiirlerimden birini bir üstadımın okuması bir onurdu benim gibi acemi bir şair müsveddesi için... Şair olmak kolay değildi, ama memleketimin her yerinde bir şair gizliydi. Ömürlük olsun bir karede ölümsüzleştirebilir miyiz derken, Ahmet hocam o güzel gülümsemesiyle bakıp bana elbette dediğinde, dünyayı servetle doldurup verseler ? ki gözüm yok bu dünya da- o kadar sevinmezdim. Şiir soluyan bir adamın yanında şiir soluyup, şiirle yaşamaya çalışan küvözdeki bir çocuk için servet Ahmet Telli ile aynı havayı solumaktı!

Kitap çıkarmaktan, destekten ve kösteklerden sohbet ederken, üstadımın adına bir sempozyum düzenlendiğini öğrenince dedim ki:

'Şair olmak kolay değil üstadım.'

Tanımayanlarda tanıdı beni Denizlili Şair adı altında üstadımın vasıtasıyla, ellerinden öpmek istedim defalarca...

'Hocam, Allahtan başka kimsem yok bunu öğrendim hayatımda, herkes bu çocuk adam olur diye korktu, uzanan elleri kesti yarı yolda ama Ahmet Telli tuttu ellerimden şiir gibi bir dize, bir mısra sıcaklığında, Ahmet Telli tuttu ellerimden, ölsem de gam yemem.'

Sonrası şiir gibi bir otelde, uluslar arası misafirlerle birlikte şiir gibi bir geceydi. Ve beynimde yankılanan bir sesti şiir, nefesimdi.

03 Nisan 2012 3-4 dakika 49 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Ne kadar şanslısın Baki. Ahmet abi ile ilk defa Ankara'da ki kitap fuarında bu sene karşılaştık. Daha öncede mutlaka gelmiştir ama, demek ki bana denk gelmedi. Bütün kitapları ben de olmasına rağmen kendimi tanıttım ve ''Belki Yine Gelirim''adlı kitabını imzalatarak aldım. Dünyalar benim oldu fazla sohbet etme imkanımız olmadı. Ben de ki imzasız kitabı da genç bir liseli kardeşime hediye ettim, yani sizin anlayacağınız bir taş ile iki kuş vurmuş oldum. İnşallah sık sık görürüz Ankara Kitap Fuarın'da sayın Ahmet Telli'yi ki bana göre Türk Edebiyatı'nın yaşayan efsanelerinden biridir. İmzalı kitabını ömrüm oldukça saklayacağım. Güzel bir deneme, güzel bir anı kutlarım Baki içtenlikle...👍