Aiti Eştirme 29

29] İnançlarımız da, aidiyetin en temel olduruş biçimidirler. Ve aynı zamanda da bu tür inancı aidiyet eştirmeler, sömürülüştürler de. Aidiyet noktası gidecekten toplumsal organik organizmaya dönüşmenin yol alışıdır. Ait eşme, mutlaka ve zorunlu bir çekimler alandırlar.

Formel eşmesi sürekli olarak, zamana ve ilişki koşullarına bağlı olarak değişir olmak zorundadır. Çözüm üreten devletler bu alanı sürekli güncellerler. Sorunlu toplumun bu alanları korunmalı ve çok inancı bir anlayıştır. Oysa bu alan baştaki ittifaklar dönemi gibi bir toplumsal değişkenler yaratmanın dönüştürücüsü kılınmalıdır.

Aiti eşme, semboller üzerinden de iletiş ilerek, halde somutlaşan bir davranış gerçekleşmesidirler. Aiti eşme; meşruiyetini ve yaptırım gücünü, totem ata simge saygınlaşmasında (sosyal gücün baskısından) almaktadır. Aidiyeti işin esasına değin özü, temel düzlemce gereksinimlerin sağlanmasındaki girişmelerin bir başlatıcısıdır. Bir açar (anahtar) girişme devinmesi tipidirler.

Aidiyet, insan iç molekülerce devinim yasalarının sosyal organ el devinimlere yansıyışla ve nefis (ego)düzleminin dalgalanan ve istikrara yönelten duygusudur. Nesilden nesillere geçişen, girişen biriktirmedirler. Sosyolojik anlayışlarla, yaşamsal edimlerle, toplumsal ittifakların, sembolik formüllerin, atadan sonraki nesillere, yani torunlara geçişidir.

Totem kutsal imci söylenilmeler(kâhinlik), bir aracı anlayan, bilen tarafından gruba açık edilir. Bu kişilerin edim ve söylemleri, kutsalın uhdesindeki var bulunanları (yansıyan sosyal temayülleri) açıklayandır (yetke). Kâhinler, somutlaşışla; bir eylemler dizisine dönüştürülür olanı söyleşen kişidir. Başlangıçta bu işlev, duyarlıklı, büyücü, kâhin, şaman, kam, rahip gibi nam ve sıfatların, insanlarda saygı uyandıran iletiş ilmesi ile gelişen ve giriştirilen bir sosyal kurumsallıktı.

Bu işlev giderek sosyal sistemde oturacak, toplumdaki sistemleşecek dini anlayışların ve rahipler sınıfının da yönetiminde vaz geçilmez olan tüm gelenek görenek gibi sosyal dayanışmaların kolayca bir vaz geçilme olmayacak olan, sosyal bağ çek imleyicilerin, temelini oluşturacaktır.

Aiti eşme bir semboller üzerinde var oluştur. Aynı zamanda da, soyutlama gücü, gelişen insanın; Yüce Tanrı fikrini ve yüce tanrı anlayışını da, bu aidiyetler çekek alanına konmuş olması, insanın en temel özelliğidir. Ve inançlar bu aidiyet alanının, adeta değişmezlik kazanan bir özelliği olmuştur.

Yüce Tanrı anlayışı, insanın kendi kendine olan algılarındaki, derin yalnızlık hissini örter. Tanrı anlayışı, sizde beliren, bir yerlere (evrene) ait bir parça olma, duygularının izole edilmesinde çok etkindir. Ve insanların aiti oldukları edimselce sorumluluk duygusuna dek gelişmesi için de, çok çok etkindirler.

Böylesi aidiyet eştirilmelerden insan, bilinçle evrensel olana katılmıştır. Bu yüzden her tür gelişmenin üstüne olan sorumluluk (mesuliyet) duygumuzun aidiyetçe kaynağı, Yüce Tanrı'dır. Bu tüm varlıkların afinite oluşundaki eylemlere yönelme eğim eşmelerinden kaynaklıdır.

Çevrelerinin sunumu içinde hazır olamayan, eğim eşmelere yönelme yaptırmayan özeğin, kişi kendi yönelme karmaşasındaki faz durumdu halidir. Bu yönelişlerdendir ki insan, kısmen kararlı ve istikrarlı olur. Ki bu da din şuurudur. İnsan öznelliği, tüm yönelimlerin üstlenici devinim selliğidir artık.

Aiti eşme, temelde bir organizma hassasiyeti gibi, bütüncül uyumlaşmaya ve bütüncül davranışa algı açıklığıdır. Aidiyet eşmede davranışlar bütünseldir. Yani aiti bir kişiye yapılan her tür saldırı, hiç kişisel saldırı değildir, kişisel olaraktan algılanmaz.

Aiti bütünlüğe yapılmış gibi kendilik bütünsel davranılır. Sorun tüm aitti grup kültündür. Karşılanmasını da, aiti kültün hepsi birden sağlarlar. Bu türden aidiyet eşmelerde birliğin ekonomik işbirlikleri ve bütünsel güvenceli davranışları esastır.

Sağlayışlar birliktedir, kazançlar birlikte tüketilir. Bir kişiye dahi yapılmış olan tehditler tüm, aidiyet grubuna yapılmış gibidir. Etkilenme tüm klanındır, aşiretindir. Burada kişi kararları (iradeyi cüzi) olamaz. Totem kutsallık anlayışı; düzleminin en temel, en gerekli ve en yerindelikle, bir tutumdur.

Bu tutumların birikmeleri; zorunlu olaraktan, töre, gelenek, görenek ve dinlerin yapılaşmasına kaydı. Bu nedenledir ki bu süreçse tutumlar, bir ilişki düzeninin tarihsel boyutunu da, bizim için ele verirdirler.

Aidiyet, çok temel ve önemli bir özelliktir. Zamanla kopmaz aşiret ilişkilerine dönecektir. Bu öyle temel bir tutum aşıştır ki, köy veya şehrimizden evli olan her bir insan, hala bizim enişte dediğimiz bir ilgi sel algıyla sahiplendiğimiz bir sürdürülüştür. Sokak karşılaşmalarımız da, pazar da; teyze, amca diye genel bir söylemin aidiyeti hitaplar ve hem şehirliliğin tutumu, süre gelen geçmişimizden kaynaklıdır.

Bu tür yatkınlıklarımızın varlığıdır ki, toplumlar arası anlaşma (ittifak) ilişkilerinizin temelinde ve milli damat (bir AB yetkilisi bir Türk'le evlendiğinde milli damat olmuştu.)olmanın, temelinde de, bu türden sosyal aidiyeti anı sal anlayışların geçmiş günlerdeki anlatımların sosyal genetik hatırlanması olacaktır. Toplumsal düzenlenişler içinde; miras hukuku ve uyrukluk gibi kurumlar da, bu ilk adileştirme form ilişkilerinin üzerinde işletilip, devinip geliştirilecektir.

Bu aidiyet eştirme ve aidiyet eştirilme gereksinimi, günümüzdeki demokratik taleplerle, dernekler, odalar, sendikalar gibisinden, sivil toplum kuruluşları gibi, amaçlı grup aidiyetlikleri içinde hak ve hak edişlerin sağlanmasında, aidiyetliklerin antrenman eden katılımcılığının, yurttaş sorumluluğuna dönüşmesidir. Ancak sorumlusu olduğumuz demokrasimizde de, biçim eştiğimiz bu tür aidiyetlikler de, bir temel var oluşturlar.

Şu farkla ki; bugünkü bu toplumsal yapı aidiyetliklerdeki bireyler, toplumda etkinleşip, tabandan tavana doğru giden, bir iletişimci ve etki sel devinmeli aktif yapılaşması söz konusudur. Eski ata totem, aidiyetler ilişkileri birliğindeki aidiyet eştirmede ise, (etniklik) bireysel etkinliğinizi hiç ön görmezdirler.

Sürecek

28 Kasım 2010 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar