Aiti Eştirme 32

32] İlk sosyal gruplar, toplusak aşamanın hemen önünde aidiyet eşmeleri ortaya çıkarmayı başara başara, sosyal gruplar olmaya başlamıştır. Toplumsallığın giriştirmesi ile de aidiyetler, bu ilişkilenmeye uygun olacakla, gelişip karmaşıklaşmaya başlamıştır. Aiti eştirme araçlarından belki en temel ve önemlisi olan totem anlayışıdır.

Totem yaptırımı kutsal olan ve kutsal olmayan, diye bir izafileşmece, bir bağıntı aşmayla bu edim ve anlayışları biçimlerdi. Bu tür kutsal olma ya da kutsal olmama anlayışı, bugünkü anlamda; yasal olan ve yasal olmayan kurallar bütününden başka bir şey değildir. Yani eski süreç, bugünün hukukuna evirilmiştir. Fark şu ki totemce tabu nesnelce ve sosyalce gerekliliği ortaya koyamadan tezahüri icabı durumun ürem veremeyişlr sosyal (totem) baskı olacakla rutinin olanların alışmaları idi. Hukuksa dinamik, sürekli ve cari ilişkilerin normuydu.

Totem ve inançr eski toplumlara dek en gerçekçi işlerlikçi yaptırım kural ve kurumlarıdırlar. Bu kural ve kurumlar bağıntılı bir süre, zemin koşulunu taşırlar. Ve günümüzdeki halk içi etnik yapılar içine değin yansıması devam etmektedir. Aidiyet eştirme olgusunu, toplumdaki ve halktaki, bütün ilişkiler toplamına değin yasaları olarak var olduğunu görmemiz gerekir.

Daha sonra ki din olarak karşımıza çıkacak sistemli olgular da, kendi oluştukları zaman içinde; kendi içinde bulundukları zamanın, kendinden önceki olgularıyla ve kendi zamanlarındaki olgularıyla birleşecekle oluştular. Yani dinler, içinde oluştukları düzlemin hıfzını kendisinden önceki toplumsal ilişki miraslarını ve içinde oluştukları zamanın kurum ve kurallarını da, kendi içlerinde belirtmişler ve bu birleşmeyi yaptırım aştırmışlardır.

Dinler geçmiş mirası ve oluştukları zamanın kendi güncel malzemelerini eğip büküp, konjonktüre göre uydurur olmuşlardır. Bu uyarlamaları sırasında geçmişte olup bitmiş olupta, şimdide uygulaması olmayan kimi belirtmelerini de, eğip bükemedikleri halde, sonraki konjonktürde olmayanı adımları da yansıtmaktan kurtulamayacaktılar.

Bu türcü ittifakı dönemlerin; ilk totem ve Tanrı anlayışları içinde, yaratma kavramı yoktur. Aksine totem ve tanrılar; bu ilk ve yeni ittifakı oluşmalar içinde yeri, göğü, insanı birbirinden ayıran ve insanlara yerlere, ad-isim- veren bir düzenleyicilerdir. Söz gelimi yapılan yeni ittifaklarla, toplumun ve ittifakın tanımları totem adı yerine kısmen yer adı ile de yapılır oldu. Falan yerin oğlu, filan şehrin evladı gibi. Örneğin, dumu Uruk ki, Uruk'un oğlu. Gibi ad vermeyi başaracaklardı.

Bu bağlamda, aşağı yukarı gibi yön sel tanımlamalarıyla; renkçe söylemli, totemi aidiyet tanımlıkları da, sık göze çarpar.

Yani ad verilerek yapılan tanımlıklar, yön tanımlıklardan da belirtiliyordu. Ve renksek, belirtmelerle o yerleşke birimi belirtiliyordu. Akbaşlar, karabaşlar, Kızılbaşlar gibi. Zaman zaman yine ha keza totem tanımlaması da o boyun adı oluyordu. Günlük dilde totem aidiyeti; bir ismi tanımlar olmanın yanı sıra; kınamaları, ayıplamaları yermeleri, aşağılamaları da içeriyordu. Hatta sövmeyi dahi içerir oluyordu. Ki bu dışlama onlara benzememenin en önemli ayırtı, günahı, mundarı oluyordu.

Ne zaman neseplerin tanımlanma gereği ortaya çıktı, ittifaklar; insanların bir ad alma olgusunu ve kişi isimleşme kurumlaşmasını ortaya çıkarttı. O zaman yepyeni bir toplumsal düzenlenme gerekti. Ve toplumsal düzenlenişler de, kurumsal yaptırımların olum lamasını ve yeni ittifakın aidiyet eştirilme formasyonlarını, ortaya koydu. Her yeni evirilişler ve toptan düzenlenişler demek, eski aidiyetçe olan formellerinin toplum dışına atılıp (kısmen halka) terk edilmesi demekti. Yani bir nevi zorunlu travma idi. Olması gereken zorunlu adımdı.

Atılan bu adımlar, gruplara ve toplumlara; çok ağır törenlerle, ahit eşmelerle ve sembol kılınan ayin törenleriyle, yeniye olanın geçilişleri, yaptırılıyordu. Bu bir kutsanma ayini idi. Yani kısmen silinen, eski bildik, alışıldık hafızanın yerine, insanların; yeni hafıza dinamiklerine, kavuşması için, yumuşak geçişli ve kutsal törenleri içeren ittifakla, yeni hafıza ve yeni tutumlar sağlanıyordu. Bu törenler kimi dem, insan kurbanı zayiatından dolayı, kökten hafızaları unutma, eski hafızayı kullanma yasağına değin dönüşümleri, seremoniye ediyordu.

Dönüşmelerin yarattığı heybet ve travma algıları, karşısın da bu değişmelerin unutulmazlık izi, ancak çeşitli ani doğal tufanların verdiği dehşet olgularının silici süpürücü etkisi ile kıyaslanabilirdi. Bu tür sosyal dönüşmelerin yaptırım hızını ve basıncını da, sembolik tufan selinin doğal ve sosyal mekânı temizleyip ortamdakileri alıp götürmesindeki benzerliklerin anlatımıyla yapılıyordu. Somut çevrel koşul ve olayların zorlayıcı edim kılınmasını, andırştı etkileri ile kavrayıp, sindirme idi bu.

Nesnelin görüngül zorunluluğuyla belirtilemeyen, anlaşılamayan zorunluluklar, çevredeki felaketlerin yansıtılmasındaki, kutsalca anlamlı açıklamalarla, anlatılabilirdi. Unutturulan, terk edilen ilişkilerinin tufan gibi anlatımlarla etkili ahiti şöleniyle, bir hafıza düzenleme işi olmaktan öteye gitmiyor gibiydi.

Önceki bir totemin tapınağı ve koruyuculuğu; sil baştan, yeni bir totem ata aidiyetçe birleştirilme anlaşmalarıydı bu törenler. Ahit eşilen, ittifakla aşılan toplum sayısı kadar gün süresincebu törenler sürüyordu. Bu tufanlar, birçok insan kurbanı törenlerine sahne oluyordu.

İnsan kurbanları yerine ve giderek bunun yerini alan hayvan bitki kurbanları sunum ritleri, toplumları kurumlaştırılmasının en önemli, karşı konulmaz ve uygarlıkla aşılan bir yaptırımı idi. Tevrat'ta bunların ipuçlarını çıkarmak olasıdır. Kesilecek kurbanlara değin sayılan özellikleri, kurban edilecek hayvanların tanımlarındaki hayvanların yaşları, cinsleri gibi söylemleri, ittifaka katılan toplumları tanımlayan renklerin, hatta çocuk kurbanlarına değin veriler dahi, bir bir sayılmıştır.

Örneğin, Tevrat'ta şöyle bir sıpanın (çocuk) kurban edilirken boynu kırılmalıdır, gibi demeleriyle o geçmiş güne ait hafıza anılarının şimdiki güncedeki tekrar edilen tercümesi idi. Yani geçmiş günlerdeki çocuk kurbanlarına ilişkin bir sosyolojik aktarımdı. Eşek totemle olan etnik birimin eşek yavrusu sıpa tanımlı çocukların, kurbanı olan anlatım, bu ahit eşmenin yapıldığı dönemde gerçek bir eşek sıpasının kurban edilmesine dönüşmüştü.

Sürecek

02 Aralık 2010 6-7 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar