Aiti Eştirme 7

7] 6-Bu tür, biat kültürüne dek en çok istismar ve geçim kaynağı şekline dönüşmüş olanı, dini kült aitlikti sistemlerdir. Egemen kültüre hizmet etmeyi ve itaatin gerekliliğini, sorgusuz sualsiz olaraktan bunlar öngörür. Aslında biatçe kültürde egemenliğin kaynağı, toplumsal yapılar gibi ve nesnelce bir kılgın oluşmanın görünür ilişkilenmeleri olmadığından, tartışılır bir şeyi de olmayacaktır. Zorunlu olaraktan biati kültür size, bir biati kültürü dayatacaktır.

Fakat yaşantı aşma ve ilişkiler somut olduğundan, bir süre sonra bunlar, kanlı çatışmalarla tartışılır olacaktır. Biatin kabul edilen şekliyle, dinlerde de, bu böyledir: "Sen bilmezsin, ben bilirim!" deme mantığıdır. İşte bu durum üzerine, biat kültürünün ve kültünün, çağlardan beridir yayılma ve taşıyıcısı olan ana kaynakları böyle çalışır. Bunlar o inanca değin, tariki (tarikatı) biatçe, siyasi yapılanmalardır.

Daha çokta, Ortadoğulu bir biat kültü ve kültürüdürler. Eskinin sosyal yapısı içinde, toplumsal yapılara geçişte biat kültürü kullanılmıştır. Ve bir süre toplumsal işleyişin yapılanması esnasında biatçe anlayış; bir aidiyet unsuru iken, dinamiktir, var aştırıcıdır, kendini ve aidiyetini önemseticidir. Laikin her şey gibi, biatçe kültün de değişme dönüşme karşısında tökezleyip sınıfta kalacağını bilir olmamız gerekir. Bu tür zaman karşısında hiçbir şeyin tutunamaz olduğunu sezen, bilen halk ve toplumlar; aidiyet gibi araçlarını da güncelleyerek, dinamiklik vermeyi de bilirler. Aitlik temel iken, araçları geçicidir.

Aidiyeti unsurlarını da, dönüştürerek, değiştirerek, sürece dâhil eden dinamik yapılar. Aidiyetler böyle bir devingen, yapı araç olduğu sürece, çok yerindelikle bir yapılaşma işlevi görürler. Ve sosyal organizeler böylece yapılaşmaya elverişli bir tutum olacaktır. Bu tür biyatın kaynağı somut ilişkiler olduğundan ve girişmelerinin de zorunlu sevki tabi kılmalarından ötürü, sürekli gözden geçirilirdiler. Ve hiç değilse kısmen güncellemeye tabi kılınır olmaktadırlar. Sonuçta, bir muhafaza ve tökezleme kültü olaraktan da biat, bir orta doğululuktur.

Kuşkusuz ki, çeken alanında oluşamayan sosyalleşemez. Başlangıcın halkçı çekimlikler alanının yanına, daima güncel bir toplumsal çek ey alanı da konmuştur. Çekimlikler alanı, sizleri her daim sosyalleştirir. Ve giderekten de toplumsal kültü benimsetir kıllardırlar. Çoğu sizden önce kurumlaşmış ve kurallaşmıştır. Değişme ve gelişmenin az ve dirençli olduğu o yıllarda, epey sürece de iş görmüştür. Sınırlanmıştır. Kimi dem olumsuzluklarınızla, sizi dışlayandır. Kimi dem, teşvik eden yaptırımlarla, bir sosyal tasvip gören ya da yasaklananlarla olduruşlar alanıdır. Sizin riayetle oluşan, garanti alanınızdır.

Aiti eşme ilkesi sürü yaşamlardan itibaren kendini belli eden organik varlıklarda bir birlik oluşturma yasallığıdır. Bu birlikten bir sosyal güç çıkarabilme hüneridirler. Burada bir otoritenin çıkması sağlanır. Bunlarla grup liderine saygıyı öğrenmek ve yavru bakımını yapmak ve grupça av yapmayı başarır hüner olduğu gibi yiyeceklerin tüketimini paylaştırmak, gibi grupçu; en temel oluşumları gerçeklerler.

Ki bu Aiti eşme yapılarına denk düşen düzenlenme ilişkilerini, o sürüye ya da gruba değin birimlerin, güvenliğini, yeme ihtiyacını, seksüelliktekini, neslin devamı gibi oluşumlarını garantiye alan bir yararlılık ego (bencil) oluşların sosyal kayıtlayış çındırlar (kısıtlayıcısıdırlar). Giderek daha da, sosyalce ve daha da, plastikçe davranışları üretir olacaktırlar.

Aitlik olma, moleküler düzlemde bir ayrılma birleşme yatkınlığının organizmasındaki karşılığıdır. Zamanla bu hal sosyal birliklerde bağlaşık devinme, kimi kez sıkı oluşlarla devinme, bazen de şev sel devinme biçimleriyle, sanki o sosyal birlik bir tek organizmaymış gibi, daha büyük olma duygusunun belirim, reaksiyonuna dönüşür. Ki bu düzlem, beraberinde umulmadık sağlayışları getirir. Bir aitlik, bir ilişikli, bir kendini ilişkilime, bir örneği kedileştirme, ya da örneğin kendisini size kısmen bir kendi eşme olaraktan, dayatılmasıdır.

Lakin sosyal düzlemin moleküler düzlemde olmayan bir şeyi vardır. SÖMÜRÜ. Aidiyet olgusunun bu uyducu, biati oluşunun da, iknacı bir sömürünün, yerelden (iç sömürüden) genele doğru, giden tutum aştırılması olmaktan da kurtulamayacaktır. Gide gide, bu halk sal aidiyetçe olacaktan bu ilişkin halin yaşayıştı eğitimleri de, toplumsal alan içine doğru bunların nakil edilişlerinde de hayli payı vardır.

Sosyal oluş; aiti eştirme ilkesinin bir beliriş tarzıdır. Bu beliriş tarzı da sosyal yaşamın bir çekimlik tutkalıdır. Sosyal yaşamlar, insanla; insanın becerikliliği ile evrimleşmeye girecektir. Bu da insanın kendi eylem etkinliğinin, amaçlı eylemlere (üretimlere) dönüştürmesi ile ancak olanaklı olmuştur.

Aiti eşme bir ait olma ilişkisidir. Aiti eşme, bir meşruiyetle oluşmadır. Aidiyet eşme; yapabilirlikle çekek oluşumların alan aşmasıdır. Bunlar inanç, gelenek gibi oluşturuşum cazibe (çekim) odaklarıdır.

Ait eşmeler de; bir aiti eştirme etkinlik alanında, etki ve eylem koyan kişinin, sunulan örneğe uygun benimsemelerle var olması vardır. Yani aiti eşme bir çekim alanıdır. Aitlik bu alanın cazibesinde olup da, tekrarlanan eylemleri ortaya koyan alan içindeki, aiti eştirmelerden her birini tutum aşmış olanın tanımlanmasıdır da. Aidiyet, belli aidiyetlik çekenleri olan, sosyal gruba ilişkin olmaktır.

Aiti eştirme alanları, üyelerine; ihtiyacı oluşlarına göre osilasyonlar üreterek, kendi zeminine uygun paradigmalar var ederler. Bu o alan yaşantı aşmasının kısmen az dalgalanan lineerce, kararlı olan düzlemidir. Bu tutum üyelerine; o günkü, ittifakı halk, toplum yaşantısının rehberliğidir. Yani aiti eşme olan yaşantı kılınışlar bir sosyal içgüdüdürler.

Sürecek

16 Ekim 2010 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar