Alama Yazılarım

....şarkılar okuyacak bir baharı her zaman her an bekliyor kalbim ,hiç bıkmadığım şarkıları söylemekten usanmayacağım kurusa da dudaklarım hiç vazgeçmeyecek bu coşkum ,sabırsızlanıyorum çıkacağım o bahar gününe ve elbet umutlar hep devam edecek ,bu yeryüzü dünyası hayır ve takva, iyilik ve adalet üzerine kurulu olduğu zamanki baharlar bir başka lezzet ve tat içinde olacağı kuşkusuzdur,düşmanlık ve günah için asla bir araya ,karşı karşıya gelinmemeli,toplumsal barış ve iç huzur ancak böyle mümkün.. ....ateşim oldun yanımda taşıyıp durduğum ve üzerimde yanıp duran sensin beni,dünü,bugünü ve yarınlarımı yakıp duran....
....en modern en ileri teknik bina ve araç ve gereçlerin de patlayıp çöküp tamir olunmaz yaralar açtığında ne düşünüyor acaba bu aynı insanlar,evet bir kur'an kursunda doğalgaz faciası yaşandı tamam doğru fakat buradan haraketle Müslüman insanlara ya da bu kurumları inşa eden yaptırma yaşatma derneği heyetin inançlı oluşlarından dem vurarak,bunlara çocuklar teslim edilir mi ? bunlar şöyle böyle demek insani ve ahlaki bir davranış mıdır?,burada durulması gereken konu infilakı savunmak değil öyle bir anlayışta yok zaten bu acı için söylenen suçlamaya bakın gerici bir olay,ne alaka ya..bu nasıl bir zihniyet ve akıl tutulmasıdır ki deve kuşu misali kendi süper gericiliğini ilkel ve çağdışı zihniyetini nasıl bir maskeyle örtüyor değilmi,yani doğalgaz patlamasına hangi teknoloji sağlam yapılar ne yapabilir ki,sözde medeni ileri aydınlanmş kafa,kuran kursu ve eğitimine hem karşıdır ve kanuni yasaklar icad ederek yeraltına çekilmeyi çoğaltmakta hem de anayasa ve insanlık suçu işlemektedir ,işte böyle,basın mensuplarından biri Konya'daki patlama için gerici bir olay daha diye manşet yapmış yazısına ,oysa asıl gerici ve utanç suratlı olanlar böylesi bir acıya ve konuya bu şekilde yaklaşanlardır,hem de yasaklar ve zorbalıklarla bu mukaddes eğitimi engellemek isteyenler,dünyanın neresinde hangi ülkesinde var halkının dini eğitimlerini kanunla yasaklar getirmek,bakın en son haber de bodrum kaymakamı diye bir işgüzar da camide imamın namaz kıldırmasını yasaklamış cübbe ve sarığı ile,bu ve benzeri tutumlar değil midir gerçek gericilik..
....içime kıvrılıp durdum mevsimin bu en güzel gün ışığında,ah bu ben miyim aynaya düşen aksimin şu hali ürkütücü gerçekten,cem ali'nin duymak istiyorum şarkısını gün boyu dinlemekten bıkmıyorum ve kendimi eve odama haps etmekten çok yalnızlaştım,çok yalnızım kendimi sürekli yalnız hissettim güneş batıyor su maviden kırmızıya gök alaca karanlığa gömülüyordu uzaktan istanbul'a bakıyor olmak bir odanın penceresinden acı veriyor bana....
.....nasıl biri olmak gerekirdi şu keşmekeş insan ilişkilerinde gerçekten kolay değil, ancak herkesin doğal bir kişiliği olmalı , başka biri olmaya çalışmak saçma olmalı, belki taklid belki ütopik takılmalarla geçcek bir hayat çizgisi kendi yatağını bulmayacak akarsudan farksız olacaktır diyorum,...
...şöyle bir kenara çekilip geçen ömrü ve o gençlik yıllarını acı ve tebessümle seyre koyulmak veya düşünmeye bırakmak,ruhumuza bize ne çok dersler ve ibretler çıkartacaktır ...
......şu ergenekon örgütünün plan ve proğramı çözüldükçe inanca ve insan haklarına vurulan zincirin nedenleri daha iyi anlaşılıyor,kötü insanların bir oyunu varsa şüphesiz Allah'ın da bu kötülükleri cezalandıracağı ilahi adaleti vardır,bu dünyada da onlar için hazırlanmış ilahi tuzaklar vardır,hiçbir entrika ve haince oldu bittiler düşmanca hesaplar cezasız kalmayacaktır,ya da başkaları için kazdıkları çukurlara kendileri düşecektir, hiç te mazlum değiller ve hiç te doğru insanlar olmadıklarını her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır,hem suçlu hem güçlüler hatta yavuz hırsız misali üste çıkmaktadırlar bir de...utanma yoksa insan dilediğini yapar.....
..yağmur yağıyordu eylül'ün son haftası güz mevsiminin en tatlı günüydü bir yağıyor bir yağmıyor güneş bir var bir yoktu fakat ben hayatımdan memnunum keyfini çıkarmak için yağmura koşuyorum ....
......keşke buraya kadar olan ömrümüz eğer olumsuz davranışlarımız yüzünden bizi cezalandıran bir ortama götürüyorsa,iyi güzel mutlu bir ortama girmek için gerekli olanları yapmaya imkan veren bir zaman dilimi bulabilsek,son nefeslerimizin artık son noktasında hakkımızdaki olumsuz hükmü görünce başka iyi biri olmak mümkün olsaydı,tabi bu asla mümkün olmayacak firavun örneği ortada,bunun için çokca uyarılmalarımız ve ölüm sonrası için hazırlıklı olmamız istenirken duymamazlıktan geldiğimiz kadar eğlenceye aldıklarımız unutulur gibi değil,keşke zaman zaman çok ileri gittiğimizde hemen başka iyi güzel doğru biri olmaya dönüşebilseydik ah en güzeli "..kötülüğün ardından hemen iyilik yapın ki kötü olan amelleriniz silinsin.." ilahi kelamın ilkesini yaşamak olmalıydı bunu düstur edinmeliydik,gençlik dönülmez bir akşam gibi akan su misali geri gelmez bir hakikat ne yazık ki çok geç anlaşılmakta gerçekler,acı ve zararlar ve hüsran yığınları sırtımıza yüklenmekte ve kendi irademizle bunu taşırız...
......her insanın bir kıyameti var içinde ve dışında infilaklar yaşar ,sen gittin gideli böyleyim ne zaman gülmeyi bilecek yüzüm ve ne zaman mutluluk parıltıları ile gözüm dolacak ,hayatın acı sayfalarından biri de bu ayrılık ve ben bu yalnız yılların sürükleyip başıma yığdığı anılarımı nereye sığdıracağım ne yapacağım bir başıma,kundaklara sarılı masum günlerim ilk günlerimi o ilk kokularımı arıyorum herkesin gözdesi sevgilisi olduğum o bebek çocuk günlerim,kim aramıyor ki ?....
.......her yeni gün bin umutla açılır bana ,güneş doğar yükselir üzerimde ,güneş yaklaşır iyice iyice eğilir yere geceye emanet eder günü ve düşünmem için, tekrar görüşmek üzere ve dönmek için yeniden bırakır gider ...
.....hepimiz yaşadığımız şehirlerden yaz ve kuraklık için küresel ısınma dedikleri haberlerden yazmaya başlasak kim bilir neler nelerden bahsedeceğiz,yoksa yeteri kadar dert sıkıntı var bir de daha fazlasını başımıza toplamayalım mı ? demek geliyor içimizden....
........ateşin içinde olmakla uzaklarında olmak farkı var,şimdi şehir içinde yaşayan biri olarak sıkıntılarımız şehir kadar karmaşık ve büyükçe,kimse demesin küçüldü diye ,evet belki şundan bahsedebiliriz savaşın tam merkezinde acı-gözyaşı bombalar yağarken ve alev alev hayatlar yanarken , ölümlerin ve ihanetlerin merkezinde ve şehirlerinde olanların yanında bizim şehir şikayetleri çok küçük kalır, fakat hayat devam ediyor anlayışı ile her insan kendi gerçeğinin akıbeti ile yaşar diyoruz bir farkla ki insanız ve sorumluluklarımız olmalı özellikle aynı coğrafya ve komşuluk çerçevesinde mazlum ve masumların yanında olmak gerek,Allah , mazlum ve masumları ,haklı ve doğru bir imanı olanları korusun .. ..
.....bu ülkenin çektikleri bu milletin asil evlatlarına reva görülenler bir değil iki değil,akla hayale gelmez hınzırlıklarla insanımızın inanç ve değerler sistemine darbeler indirilmeye devam ediyor,(üçlü koalisyon dönemi) yasakçı zihniyetlerin devletin derin politikalarında güçlenmesi toplumu huzursuz etmekte,kanuni yasakta kararlı adımlar keşke bölücü terör yayılmalarına karşı olaydı da kalplerimiz fethedilirdi,maalesef din eğitimine dair getirilen yasak uygulamalar değişmedikçe asla huzur göremeyecek insanımız mutsuz ve tedirgin olacaktır,daha kim bilir nerelerde hangi hazin durumlar sürüyor olacaktır,öncelikle din ve dini eğitim toplumsal gerçeğimiz olduğunun altı çizilmeli ve din eğitiminin tehdit unsuru olarak görülmekten vazgeçilmesi gerekir,şimdi 15 yaşına kadar kur'an öğreten kurumların kanun olarak yasaklanması insanımızı nasıl da bu konudaki isteklerini daraltıyor dolayısıyla kırsal bölgeler kendi çarelerinin başına bakıyor şu ya da bu şekilde kapsamı ve fiziki şartlarını dikkate almadan cemaatlerin hizmetleriyle bu ihtiyaç karşılanıyor yöneltiyor,hem sonra neden KUR'AN öğretmenin kutsallığını ortamını devlet en iyi en modern en sağlıklı şekilde düzenlemez ki ?..en acı olanı da sanki kur'an öğrenmenin sadece yoksul halkımızın talepleri olduğu sanki insanlarımızın bu yöndeki ihtiyaçları yokmuş gibi sanılmasıdır ,sözlerin en güzeli en zirvesi olan Kur'an'ın öğretilmesi gereken yerlerin bizzat en estetik en insani unsurlarla donatılmış olması gerekmez mi ? nereden nereye ,kutsal kitabımızın ahlakı ile medeniyet kuran asırlardır en güçlü devlet konumunda olan milletimizin dini eğitim isteklerini kuş uçmaz kervan geçmez yerlere itilmesi zorunda bırakılmasının hesabını kim verecek,bütün bunlar yetmiyor muş gibi bazı durumdan, durumlar çıkartmak isteyen medya köşe yazarları haysiyetli olmalılar,halkımızın şu ya da bu şekilde kendi işini kendi yapmak zorunda bırakılmasının getirdiği hata ve yanlışlıklar sorgulanırken daha insaflı daha tutarlı olunması icap eder.. .
.....ve işte yine yazdan kalma bir gün güneş ne güzel gülümsüyor bütün gök açık ve masmavi,istanbul deniz kokuyor mavi mavi ,düşündükce ve hissedikce aklımdan yüreğimdn çıkmayan çığlıklar ve kendimi hiç affetmiyeceğim sorumluluklar ,acaba heba mı oldu geçen ömrüm ..
.......ankara'da büyümek ne zormuş demedim hiç bir zaman aksine her zaman olmak istedim,insan yeniden gençliğini yaşar mı ? ..yoksa yaşadığını zannedip avunur mu küçük mutluluklarla,bu tüm insanların ortak gerçeğidir ve doğaldır ve kaçınılmazdır ve gerçeği hakikati dostu düşmanı kavramada bir fırsattır bir ara süreçtir geriye dönüp baktığnda kat ettiği yolları düşünmek,olması da gerekir çoğumuz kaçıp kurtulmayı istemez miyiz ( yanlış da olsa ) bu gürültüden bu kalabalıklardan bu ihanetlerden çevremizin yabancılaşmalarından..vb,işte insan bu andan itibaren yapacağı her fena kötü olumsuz işlerden kaçınmak için yaşamalı ve kendisini yalnız hissetmemeli,oysa insan hiç yalnız değildir aslında şah damarından daha yakın olan Rabb'ini unutursa bunu çok ağır öder bu yalnızlığa düşmenin bedelini acılarla geçirir,gençliklerimize dönmek ister miydik ? bilemiyorum her çağın ve yaşadığımız anın muhakkak bir güzelliği var şüphesiz değişmez muhteşem bir tadı var ,doğrusu dönmek ve değişmek istemezdim gençlikle ,fıtrata aykırı her iş ve eylem hezimet ve hüsranlıktır diyorum.. .
......nereden bilebilirdim ki şehla gözlerin ayrı bir iklimi farklı bir esintisi olduğunu ..

2013/ ÜSKÜDAR

10 Nisan 2013 10-11 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar