Ana ve oğul

Kız babaya oğlan anneye der büyüklerimiz...
Oğul...
Bir kadının en büyük aşkı değil midir?
Bu erkeğe öyle bir aşkla bağlıyız ki, hiçbir hatasını görmeyiz... Onun her şeyi bizim için kutsaldır... Onun elinden aldığımız ot bile, dünyanın en kıymetli hazinesinden daha değerlidir...
Kimselerle paylaşamayız oğlumuzu...
Gelin ? Kaynana düellosu hep bu yüzden değil midir? Tarih boyunca süren, inanılmaz savaş... Bitmeyen nesilden nesil'e miras kalan...
Bir anneyle konuştum bugün...
Oğluna sarılmak isteyen ama onu göremeyen bir anne...
Kokusunu özledim diye hıçkıran bir anne...
Yurtdışında yaşayan ve yabancı bir erkekle evlenen bir kadın...
İki tane oğlu olmuş bu evlilikten...
Ve eşiyle birlikteliklerini yürütemeyip boşanmaya karar vermişler...
Bavullar hazırlanmış... Küçük oğluyla Türkiye'ye dönecekler... Büyük oğlu okuyor zira... Okulunun bitmesi gerek...
Fakat baba çocukları alıp kaçırmış...
Ağlamış...
Yalvarmış...
Yabancı bir ülkede, bir anda yabancılaşmış herkese...
Yasalar babadan yana olmuş... Türkiye'ye tek başına dönmek zorunda kalmış, yüreğinde ve kucağında koca bir boşlukla...
Bilindik bir öykü...
Boşanan ebeveynlerin, kırık kalpli çocukları...
Nerede yaşarsanız yaşayın, bu öykü hep böyle sanırım...
Büyük oğul gelmiş annesini görmeye.
Ama ya küçük...
Terk edilmişliğin verdiği, kızgınlığa, babanın katkısı da olmuş tabii...
Anne yurtdışında tekrar yavrusunu koklamak için savaş veriyor şimdi...
Bu sefer savaşı yavrusuyla ama...
Onu ne kadar çok sevdiğini ve özlediğini anlatabilmek için savaş veriyor...
Umarım kazanır bu savaşı. Ana ve oğlun bitmeyen aşkı, geçen yıllara inat, kaldığı yerden devam eder...
Dua ediyorum...
Elimizdeki mutluluğun farkında olmadığımızın, farkına vardım yeniden...
Ne olduğunu anlamayan oğluma sıkıca sarıldım... Kokusunu içime çektim...

29 Haziran 2009 1-2 dakika 9 denemesi var.
Yorumlar