Ankastre Duygular

Gelişen teknoloji ve tasarımlar, paralelinde ankastre ürünleri de beraberinde getirdi. Maksat; yaşanılan alandan daha çok yer kazanmak, daha ferah bir görüntü elde etmek ve sonuç olarak, biz insanları daha da rahat ettirmek..

Hemen her ürün, zaman içerisinde eni ve boyu çerçevesinde kendisi için ayarlanmış bölmelerin içerisine gömüldü.

Düşünüyorum da, bu kadar yenilik arasında acaba yanlışlıkla yüreğimizdeki sevgiyi, şefkati ve merhameti de mi ankastre ettik?

Eğer böyle bir eylemde bulunmuşsak tamamen hata etmişiz demektir.

Uçsuz bucaksız denizi andıran sevgiyi, kim bir çerçeve içine sığdırabilmiş ki biz onu küçücük bir kafesin içine tıkıştıralım. Bu işkencelerin ve haksızlığın belki de en büyüğü olmaz mı?

Gömülen bir fidan olsa mevsimi gelince çiçek verebilir hatta dal budak sarabilir. Ama gösterilmeyen sevgi, bastırıldığı kalbi anca yorar ve yük olmaktan öteye de gidemez. Paylaşılmayan sevgi öksüzdür. Hatta belki yaşanacak bir mutluluğu da diri diri gömmektir.

Sevgimizi neden içimize hapsediyoruz ki. Bırakalım bakışlarımızın en üst gözünde olsun aşkımız..

Bir şeyleri kaldırmak, tutmak için taşıdığımız iki kolumuz sarıp sarmalayarak şefkati sunsun.

Bırakalım dilimiz söyleyeceği en güzel sözcükleri söylesin muhatabına ki kapalı dudaklar arkasındaki gizli gönül bahçesi saklı kalmasın. Şiirler, şarkılar söylensin. Kulaklar ve kalpler bayram etsin.

Aldığımız ürünler gibi değil ki hayatımız, başlangıcımız belli ama son nefesimizi ne zaman vereceğimiz meçhul..

Yarına çıkıp çıkamayacağımızın garantisi yokken Allah'ın bize sunduğu aklı ve fikri en iyi şekilde kullanmalıyız. Kalp kırmamalı, sevgimizi paylaşmalı ve hayatı daha da yaşanır kılmalıyız.

Bu dünya madem bizim, dar etmeyelim birbirimize. Dünyayı da sevgimizi de paylaşalım. Paylaştıkça çoğalsın bütün güzellikler...

25 Mart 2011 1-2 dakika 31 denemesi var.
Yorumlar