Anlatılamaz
Sevgi nasıl anlatılsın ki...önce yaşaman tatman lazım;acı çekmen,hasrete düşmen lazım...Sabah yatağında uyanınca kan ter içindeyken ilk onun adını anman lazım...Sanki duyuyormuş gibi kelimelerini seçip öylece veciz konuşman lazım...Kendini yok sayarken;varlığında aşkını ölümsüz yaşatman lazım...Issız bir adadaki kumsala dahi adını rumuzlu yazman lazım...Duyuldu mu gizemi biter;kendinden de saklamalısın...Seviyorsan sahilde yağmur altında yalın ayak dolaşmalı;kayalıklara dalgalarla nasıl bıkmaksızın buluştuklarının sırrını sormalısın...Bu işin seni kısmı teferruat olmalı...Yalnızca her sözcük;nemli gözler eşliğinde SEVİYORUMLA son bulmalı...Onu anımsatan her şeyde gözlerin istemesende dolmalı...Mevsimler eşit,günler sıradan,geceler hüzünlü olmalı...Odadaki soba yaz ve kış daima kullanılmamalı,varlığı bile unutulmalı...Meyve tabağına bir sürü süslenmiş elma,portakal,çilek,vişne konmalı ama yememeli...belki uykudaki randevuya engel verir diye;nes kafe bile içmemeli...Yatınca hemen uyumalı;rüyasında aşkına devam etmeli,bir yandan bitmemesi için bir yandan uykuda olsun karşılık görmek için dua etmeli ve düşünde bile kalbini incitmemeli...Onun için herşeyi bırakıp gitmeli;ama sevgisinden azıcık bile bitmemeli...Her yenilenen hücrenle aşkın tazelenmeli;ölen eski hücrelerine onunda ölmesine vesile oldular diye buğzetmeli...Sesin gayri ihtiyari titremeli,ellerin hemen buz kesmeli...Gözlerin görürken özlemeli,yoksa onun geleceği yönü kapamaksızın gözlemeli...VE SEVİYORUM sözcüğünü cümle sonuna eklemene gerek kalmamalı;belki de cümle dahi kurmakla vakit kaybolmamalı...AŞK VE SEVGİ GÖNÜLLERDE DURMAKSIZIN EBEDİYYEN YAŞANMALI...ANCAK YİNE İKİ GÖNÜLDEN BAŞKASI İLELEBET DUYMAMALI...SAYGILARIMLA