Arınmak İstiyorum Masum Yüzünde

Sonsuz büyüklük içinde, küçüklüğümün sonsuzluğunu düşünüyorum. Geçen her saniyede, en büyükler en küçüklere karışıyor. Bir kez daha, kendimi gerçekleştirmek için düşüyorum yollara 'Gnosei Seauton!' (*) diye haykırarak. Tepelerim, yamaçlarım ve ahlat ağaçlarım yalnızlığıma eşlik ediyor. Yollarımda duraklar da yok ki durup bir nefes alayım. Tek bildiğim, geri döneceğimi bilerek gidiyorum. Daha başlamadan, adını 'Dönüşüm' koyuyorum bu yolculuğun...

Uğultular arasında, bir kez daha haykırıyorum. Ben de, geri döneceğimi bilerek gidiyorum. Çakan şimşekler, yüreğimdeki fırtınaları haber veriyor. Titreyerek, ürpererek devam ediyorum yoluma. Kaydıraklardaki çocuklara selam veriyorum en içten olanından. Çiğdem çiçeklerinin saf sarılığında görüyorum huzuru. Aslında, bu bir geri dönüş yolculuğu ve ben sonsuz büyüklük ile sonsuz küçüklüğü arıyorum. Gözyaşlarım sel olup akıyor, şehvetle yoğrulmuş günahlarım sellere karışıp uzaklaşıyorlar benden. Bir kez daha, kumral saçlı oğlumun masum yüzünde görüyorum günahsızlığın güzelliğini. Ama bir o kadar da ağır geliyor bana saflık. Bilerek veya bilmeden işlediklerim yeniden boynuma sarılıyorlar. Rüzgar, her esintide; 'Dönüş ancak O'nadır!' diyor. Ölümün sonundaki dönüş, hataların sonundaki dönüş ve aşk acısının sonundaki dönüş... Tüm dönüşler, geri dönüşler böylece tekrarlanıyor. Biliyorum, bu bir aşk yolculuğu... Ve Tanrı, geri dönüşümüzü bekliyor.

Aşk yolculuğu çilelidir elbet: Bunun içindir ki, uçurumun ağzındaki güzel kokulu çiçekler çağırıyorlar beni. Diyorlar ki, 'En güzel çiçekler uçurumun kenarında yetişir.' Başımı uzatıp kokluyorum; günaha düşeceğimi bilerek, zehirli bir hazla akıyorum kendi şeytanıma. Yalnız olduğumu düşünsem de, yalnız değilim bu yolculukta. Sen ne büyüksün ey Tanrım! Sonsuz merhametine aklım ermiyor; her defasında çekip alıyorsun beni dipsiz uçurumlardan. Evet, bu bir aşk yolculuğu... Her defasında, öptüğüm kadın tenleri geliyor aklıma. Örselenerek, hırpalanarak, ama tutkularıma yeni tutkular katarak yol alıyorum. Durmadım işte, yoluma devam ediyorum: Çileli yokuşların sonundaki aydınlık inişleri düşünerek... Günahsızlık, günahlardan daha zevkli olsa gerek. Yoksa, kim katlanır bu çileli yolculuğa bilerek ve isteyerek?

Kıvrımlı yolun iki yanında çalılar hışırdıyor. Büyülü bir fısıltı yavaşça göğe yükselip evrene yayılıyor. 'İşte orada, cennet pınarları sandığından daha yakın,' diyor. İnliyor yorgun nefesim; bir ara, sırtüstü uzanıp düşünüyorum yolun tam ortasına gelmişken. Ruhum, minik bedeninden uzaklaşıp evrenin sonsuzluğuna yelken açıyor. Evren genişledikçe ben de büyüyorum aşkla... Aşkla savruluyorum uzaklara. Mars, Jüpiter ve derken Uranüs'ü geçiyorum karanlıkta. En küçükten en büyüğe doğru, kulaç kulaç akıyorum sonsuzluğa. Sonsuza özlem duyan bu ruhu hangi yol avutacak başka? Güneş'i görünce şaşırıyorum, Antares'e (*) bakarken ağlıyorum ve Canis Majöris'te (*) dilim tutuluyor. Çünkü, Güneş'in bir toplu iğne başı bile olmadığını görüyorum. Büyükler ve küçükler... Bu bir aşk yolculuğu olsun kendini arayan ruhum için. Salınıp dururken, 'Tanrım, Sen ne büyüksün?' diyorum, 'Bense ne kadar aciz!' Kimse duymuyor ki Seni: Aslında günahsızlık, günahlardan daha zevkli... Anladım ki, ben de akıp gitmişim böyle yıllarca. Her günüm kayıp, her gecem isyan ve sonunda elde var sıfır.

Öptüğüm kadınımın omzunda, başka öpüşlerin kokusu var. Bu, her nedense acıdan kilo kaybetmek ya da ülsere yakalanmak gibi. Okşadıkça, ölmek gibi iç karartıcı dokunuşlarla ürperiyor ellerim. Hangi galaksinin uçsuz bucaksızlığıyla tarif edeyim ki bunu? Son bir kez, oğlumun masum yüzünde arınmak istedim. Alaycı gözlerden ve metropol kalabalığından uzak kalıp, bir kadın kokusunda kaybolmadan önce, son bir kez arınmak istedim. Olsun, bir 'modern zamanlar delisi' desinler bana... Yeter ki yeni dokunuşlarda bulayım benliğimi. Seni unuttuğum her an için büyüsün azaplarım, faydasız her günüm için kanayan bir yürek olayım... Sonunda, yine yeni bir sevgilide arınayım ne olur! Bundan böyle, zararda olmayayım. Dönüşüm aşka olsun sonunu hiç bilmesem de. Azaplarım büyüdükçe, azalsın günahlarım ve salkım salkım gazap üzümleri yiyeyim bozkırında. Elimde kalan sıfırdan kocaman artılara doğru yükseleyim. Bir gülümseme olup yayılayım evrenine. Yüreğim kanadıkça, isyanlarım da akıp gitsin. Gitsin ki, beni bulayım... Gitsin ki, mutluluktan yana alayım payımı.

Hatalarım 'Elveda!' desinler bana; sonra her biri hayat dersi olarak gelip kulağımı çeksinler. Bir ilkokul çocuğununki gibi kızarsın yüzüm. Uçurum çiçeklerinden uzak durduğum her an, vazgeçtiğim hazların yerinde sonsuz muhabbetini bulayım. İçim felaha kavuşsun yeniden, keman sesleri şehvete çağırmasınlar beni. Çağırsalar da tıkansın kulaklarım. Oğlumun masum yüzüne, masum bir yüzle bakabilmek uğruna kaçayım uçurum çiçeklerinden. Zaten, anlamam ki ben felsefeden; 'Elemden kaçıp hazzı aramak' dedilerdi hani yüzyıllarca... Şimdi de, tozlu kitaplarda ve şarap tadında aşkı arıyor akıllı adamlar. Ama benim aradığım haz, tanımadığım, adını bilmediğim kadında kaybolmak olsun. Bir Tolstoy romanının izini süreyim gerdanında. Öptüğüm yerler alevlensin ki kadının romanını ben de yazayım. İzin verin ne olur! Masum bir yüze hiç utanmadan bakma hakkını bulayım kendimde. Bulup kırk öğün yanayım; bakacak masum bir yüz kaldıysa eğer sevgilide, dizlerine kapanıp ağlayayım...

Yolculuk bitti işte, bitiş noktası üç adım ötede. Şimdi, tek bir aşk fethetmiş benliğimi. Ne tuhaf, her defasında, kartopu savaşım ve devedikenleri geliyor aklıma! Ne öpüşlerim, ne dokunuşlarım kalmış... Alan, her şeyimi alıp gitmiş. Sonra da, dönüşler ve gidip gelişler arasında yeni bir aşk... Ve tanıdığım aşk, mutlak aşkta kayboluyor. Ellerim yeniden duaya kalktı; gözlerim şişti ağlamaktan sabahlara kadar. Sonsuz küçüklükte ve sonsuz büyüklükte, bir kadın kokusunda kaybolmak da varmış. Neren bilecektim ki? Şimdi, hücrelerimden Claney Majör'e kadar, yıldızlarım da dönüp duruyor benimle. Yörüngemde, yine yeni bir aşk... Ve ben, bir Tolstoy romanının izini sürüyorum gerdanında.

(*) Gnosei Seauton: Latince 'Kendini Tanı' demektir. Kendini tanıma, Sokrates felsefesinin temel ilkesini oluşturur.
(*) Antares: Samanyolu Galaksisindeki dev yıldızlardan birisi.
(*) Canis Majöris: Bilinen en büyük yıldız.

11 Aralık 2009 6-7 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar