Arkadaş

Hava kapalı kaldırımlar ıslaktı. Kafamızda hiçbir şey yoktu. Üç arkadaş dolaşıyorduk. Arabanın sağ arka koltuğundan şehrin en işlek caddesine bakıyordum. Tesadüf ya da kader
Hangisi hoşuna gidiyorsa öyle söyle. Önümüzdeki araç frene basmasaydı. Biz yeşil ışığı yakalasaydık. Sen dershaneden beş dakika önce çıkmış olsaydın şimdi bu satırları yazıyor olmazdım.
Hayat işte...
Beline kadar gelen uzun saçların, siyah palton ve elinde üç beş kitapla yürüyordun. Seni ilk o zaman gördüm. Yenilgilere alışkın olan kalbim ufak bir çarpıntıdan sonra realist kimliğine geri döndü. Seni bir daha göremeyecektim nasıl olsa. Sokakta yürüyen güzel bir kızdın sadece. Benim varlığımdan bile haberin yoktu. Her zamanki gibi susmak yerine konuştuğumu ön koltukta oturan arkadaşım ?İstersen seni tanıştırabilirim, çok iyi kızdır.' dediğinde anlayabildim. Olasılık dâhilinde olmasına rağmen çok çok düşük bir ihtimaldi seninle tanışmamız. Belli belirsiz ?Olur.' diyebildim sadece.


Güneşli yalancı baharın bize sunduğu güzel bir gündü. Seninle ilk defa yüz yüze görüşmüştük. Eski tecrübelerimden yola çıkarak sevgilinin mükemmelliği tezini çürütmeye çalıştım. Sürekli bir eksiğini arıyordum. Söylediklerini, hareketlerini kafamda tartmaya çalışıyordum. Kontrolü kalbime değil bu sefer mantığıma emanet ettiğimi düşünüyordum ki olan oldu. Gözlerini yavaşça kaldırdın baktığın yerden sana bakan gözlerime doğru. Annemi hatırladım kucağına yattığımda bana bakışını. Ardından ilk aşkımın gözleri düştü aklıma. Bütün sevdiğim kadınlar gibi baktın bana. Tanrı bana şanslı olduğumu hissettirmeye başlamıştı

Hayatım mitoz bölünmeye uğradı. Belki de aşkın en biyolojik yanı budur. Bir anda ikiye bölündüm. Her hayalim, her günüm sen ve ben olarak bitiyordu. İçimde kopan fırtınaları yüzümde bir gülümseyeme çeviriyordum senin yanında. Tanrısına ihanet etmiş bir peygamber misali utanç ve çaresizlik doluydum. Asla affedilmeyeceğimi biliyordum. Tövbe etmek istedim defalarca ancak senden vazgeçmek, cehennemin yedi kat dibinde olmakla eşti. Arkadaşlığımıza ihanet ediyor gizlice sen kokan begonyalar yetiştiriyordum.

Bir tiyatro sahnesinden farksızdır Dünya. Bilirim ne ellerim ne gözlerim ne de yanan şu kalbim bana ait değil. Ama içimde susmak bilmeyen bir anarşist var. İsyan ve bağımsızlık naraları atan, özgürlüğün ve huzurun sende olduğuna inanan, bütün kuralları hiçe saymama neden olan bir anarşist. Beklentiler yaralar bilirim. Bende senden bile bile bir damla sevgi bekledim ey güzel! Bir fermanın ile cennet bahçelerine dönüştürebilirdim gönlümü. Hiç solmayan papatyalardan bir taç yapabilirdim sana. Monarşine hazırdı bütün benliğim.

11 Nisan 2011 2-3 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar