Aşk Acımak mıdır Dersin?
Hayatta mutlaka birini seveceksin. Yalnız acımadan seveceksin. Kastım şudur; hani kimseye âşık olmam dersin, ya da bir sevgili ararsın ya kendine. Sonra bakarsın çevrene 'iyi birini buldum' dersin bazen. Yüzüne gözüne değil, kalbine bakarsın. Meğer yanlış yaparız hep, yanlış olur bu yaptığın hayatta her zaman. Bırakacağım, terk edeceğim onu dersin ama içindeki sevgi seni bunu yapamamaya iter. Acırsın sevgine, acırsın aşkına, acırsın verdiğin emeğe. Hele bir de karşındaki sana sığınıyorsa, her şeye acırsın. Yapamazsın ama yanlış yaparsın aynı zamanda. Acımayacaksın çünkü acıdıkça canın acır!
Sana uymaz belki bunu yapmak, acımamak sana ait bir şey değildir belki. Belki kendine yediremezsin bunu yapmayı. Kafayı yersin sanki yapsam mı yapmasam mı diye düşünürken. Ama yapacaksın, yapmalısın. Başka çare yok. Acımamalısın. Sorun insanlıkta değil, insanların içindeki duygularda. Ne kadar değiştirmek istesen de değişmiyor. Zapt ettiyse bir de seni bu duygular, esiri olup kalıyorsun. Seni başka yollar denemeye itiyor. Yapamayacağın şeyleri denemeni istiyor senden zalimce. Acımazsızlığı öğretiyor. Acırsan 'canın acır' diyor sana.
Romeo ile Juliet in mücadelesini çoğu kişi bilir mutlak '' Kavuşamıyınca AŞK dogar '' gibi sözcük yıllarca söylenmiş ve bugüne gelmiş.. Aşk sadece tutkusal bağlılıkdır sanki.. Hani özlem ve hasret kavramının çocuklugunu üstlenmiştir, bir annenin dünyaya getirdiği çocuguna vermiş oldugu hormonal salgılar gibi kopmaz bir bag oluşturmuştur, fakat ne zaman ki bu salgı uzaklığı alt ediyor o gün AŞK kavramının yukardaki tanımı yapılıyor, ince bir çalışmaydı .. tbrklr