Aşk Her An Sevdiğini Hissedebilmektir

İhsan; sanki Allah’ı gözlerinle görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Sen, O’nu görmezsen de O, seni görüyor.”[1]

Allah, yüce bir insan karakteri inşa etmek için yozlaşan insanlığa elçiler ve kitap göndermiştir. İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak ve kalbin mutmain olmasını sağlayacak ilkeleri o elçilere öğretmiştir. O elçiler ki üsvei hasene, en güzel örneklikler olarak tarihte insanlığın aydınlık fidanları olarak yeşerirler.

Aydınlık fidanlarının meyveleri ve meyvelerinden insanlık toprağına düşen tohumlar yeni yeni aydınlık fidanlar olarak dünyanın çeşitli bahçelerinde boy verirler. Kokularını, tatlarını, renklerini bulundukları topraklarda iman rüzgarıyla yayarlar.

Ancak bu imanın gönülleri bir aşkı ilahi olarak kuşatabilmesi için ihsan güneşine ihtiyacı vardır. İhsan, sevginin, sevilmenin, sevmenin zirvesi ve ta kendisi olan Veud Allah’ı kalp sarayının tahtının sultanı olarak ilan edip, O’nu her an damarlarının her zerresinde hissedebilmektir.

Latif bir varlık olan Allah zaman ve mekandan münezzeh olarak sevgili kulunun kalbine nazar ederek bir bütün olarak onu kuşatınca, onu sever, sevdikleriyle de ünsiyet lütfeder.

O’nun sevdiği olabilmenin en önemli işaret taşlarından birisi de O’na değer vermektir. Allah zatı itibarıyla zaten değerlidir değerli olmasına da bizim sevgimizin bir göstergesi olarak, O’na değer vermemiz bizim için önemlidir.

Nasıl ki Allah’ın, kullarının ibadetine ihtiyacı olmadığı halde, kullarının O’nun Rabliğine ihtiyacı varsa, işte o şekilde O’nun, bize değer vermesi bizim için büyük bir onur ve şereftir.

Allah’ın yanında ne kadar değerli olduğumuzu merak ediyorsak, O’nun, bizim yanımızdaki değerine bakalım. Ne kadar değerliyse gönlümüzde, o kadar değerliyizdir Dergah’ı İlahisinde.

Değer dedik de nedir bu değer verme?

Sözlerin bir süprüntüsü müdür, kalbin onurlandırmadığı dil coğrafyasında? Yaşamda karşılığı olmayan söz öbekleri midir?

“İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır.” Bakara/165

İnanan insanın Allah sevgisi diğer insanların putlarına duydukları sevgilerden çok daha fazladır. Yani inanan bir insanın hayatında Allah her şeyden daha önde olmalıdır. Allah’a değer vermenin, O’nu sevmenin anlamı Allah’ın, bizim için bütün her şeyden (makam, para, şöhret, sevk, çoluk çocuk, eş, anne, baba) daha kıymetli olmasıdır.

Bir gün gençlerle sohbet ederken onlara; gençler bir arkadaşlarınızın yanında değerli olmanızın anlamı nedir? diye sordum. Tahmin edersiniz ki gençler duygu yüklü ifadelerle bu soruya cevap verdiler. Bizi, hissetmesi, farkında olması, mesajlarımıza karşılık vermesi, aradığımızda müsait değilse bile sonradan dönmesi, hoşlanmadığımız şakalardan kaçınması, hoşlandığımız davranışlarda bulunması, gördüğü zaman sevinç ve güler yüzle karşılık vermesidir…” diyerek epey şey sıraladılar.

Bunun üzerine şöyle dedim; “Peki gençler size değer verdiğini düşündüğünüz bir arkadaşınız mesajınızı gördüğü halde karşılık vermiyorsa, aramanıza dönmüyorsa, davetinize icabet etmiyorsa, sizi gördüğünde yüz çeviriyorsa, sizin olduğunuz yerde hoşlanmadığınız davranışları yapıp, hoşlandıklarınızdan kaçınıyorsa arkadaşınızın size değer verdiğini düşünebilir misiniz?”

Hepsi bir ağızdan “Hayıııır!” dediler. Peki sevgili gençler Allah’a değer verdiğimizi söylediğimiz halde mesajını okuma zahmetine katlanmıyorsak, davetine icabet etmiyorsak, hoşlanmadıklarını yaparken, hoşlandıklarından kaçınıyorsak, O’nun, bizi gördüğünü umursamadan davranıyorsak Vedud Allah’a değer verdiğimizi söyleyebilir miyiz?”

Sorduğum soru, yaşamlarında Allah’ı sadece bir aksesuar olarak görüp, hayatlarına müdahil olmasına izin vermeyen gençlerin duygu dünyasında bir fırtına estirdi. İlk önce durdular. Biraz düşündüler. Yoktu Allah hayatlarında ve O’nun her an kendilerini gördüğünden habersizdiler. Mahcup olacaklarını düşündükleri davranışları hiç çekinmeden yapabildiklerini fark ettiler.

Allah’ın kamerası her an kayıtta gençler! Bu öyle bir kamera ki hiçbir şekilde elektriği kesilmez, donma yapmaz ve durmaz! Ta ki ecelin elinden tutup yeni bir hayata merhaba diyene kadar…

“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” Kaf/16

Aşk nedir bilir misiniz? Allah’ın her an bizi gördüğünün farkında olarak yaşayabilmektir. Her an O’nu hissedebilmektir. O’nu şah damarımızdan yani hayat damarımızdan, kendimizden bile yakın hissetmektir. Yusuf peygamber gibi, Allah’ın huzurunda rezil olmaktansa insanların yanında rezil olmayı göze alabilmektir.

Sevgisini kaybedecek bir davranıştansa zindanları tercih edebilmektir.

Aşkını yüreğinin derinlerinde hissettiği Canan-ı Kibriya’nın sevgisini kaybetmemek için her anının O’nun tarafından gözlem altında olduğunun bilince yaşar.

İki kişiyle beraberken üçüncüsünün, üç kişiyken dördüncüsünün kısa bulunduğu toplumda bir fazlasının Allah olduğunun şuurunda olarak konuşmalarına dikkat eder. Arkadaşlarının ölü etini yemiş olacağı konuşmalardan, rüşvet, yolsuzluk, fesat, zina, alkol, kumar gibi ahlaki düşüklük arz eden davranışlardan uzak durur. hiçbir zaman yalnız olmadığının farkında olarak, taciz, şiddet, kapkaç, hırsızlık, ihanet gibi yozlaştıran, sonu ateşe varan eylemleri sadece O Canan-ı Kibriya’nın sevgisinden mahrum olma endişesiyle terk eder.

Korku başta Allah’ın sevgisini kaybetmekten ise de devamında azabından emin olmaktır.

Kahhar’ı Ekberdir, Rahman ve Gaffar olmasının yanında. Dünya hayatında her davranışın kayıt altında olduğunu bildirmesine rağmen, O’nun görmesine aldırmadan, O’na rağmen günahlara, hatlara devam etmek ne büyük bir cesaret(!)

Canan-ı Kibriya buyuruyor ki; “(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver. Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir.” Hicr/49-50

Sevgilinin nimeti çoksa da

Hissetmeyene çoktur azabı da

Şah damarımızdan daha yakın olan sevgilinin hazırladığı nimetler cennetinde gönlü hoş ederek yaşamak için, O’nu hayatımızda her an gözetici bir kudret, sevgi meltemleriyle bizi mest eden bir sevgili, ihsanlarıyla mükafatlandıran Kerim olarak görüp O’nu kalbimizin sultanı ilan etmek gerek.

O’nun gözleri her an üzerimizdeyken, en sevdiğimizken nasıl O’na saygısızlık olacak davranışlarda bulunabiliriz?

Sevmek bedel ister, Allah’ı sevmenin bedeli ise her O’nun gözetiminde olduğumuzun farkında yaşamaktır.


[1] Tirmizi sünen-c.2 sf. 643 Ebu Davud/Sünnet 17

11 Nisan 2022 6-7 dakika 59 denemesi var.
Yorumlar