Aşk karın Doyurmaz

Sahnedeki sandalyede bir genç oturduğu yerden hayal etmektedir.
'Aşkım seni çok seviyorum... Dünya bir yana sen bir yana. Okul, iş, hayat hepsi boş yalnız sen varsın sen sen...'
Genç sayıklarken sandalyeden düşer. Kendine geldiğinde ayaklarına bakarak konuşmaya başlar: 'Çok şükür artık benimde aşkımın da ayakları yere değdi. Babam hep kendi ayaklarınız üzerinde durmadan evlenmeniz bir hayal derdi. İşte ayaklarım yere değdi. Çok şükür şimdi hayalimi gerçekleştirebilirim. Aşkım...'
Nadim aşk heyecanıyla ayağa kalkmıştı. O sırada içeriye bir genç kız girer. Gözleri kapalı bir şekilde koşarak' Aşkım, ben evden kaçtım sana geldim.' Der.
Nadim'de kollarını açarak ona doğru koşar. Ancak Nadime onun yanından geçer gider. Hala aşkım demektedir.
Nadim: nadime nereye gidiyorsun? Ben buradayım.
Nadime: aşkın gözü kör derler ya işte ben de kör oldum. Nayır nolamaz nadim aşkından gözlerim görmez oldu.
Nadim: Nöyleyse bana eyvallah. Körle bir arada yaşayamam. Sen kör gözlerinle birlikte yaşa.
Nadime: Napamazsın Nadim... Ben senin için okulu bıraktım, gözlerimi bıraktım.
Nadim: aklın yok anladık bari gözlerin kalsaydı...
Nadim arkasını dönüp giderken Nadime yere düşer. Sonra yavaşça başını kaldırır.
Nadime: Görüyorum aşkım görüyorum. Şimdi aşkımın ellerinden tutabilirim.
Nadim biraz sessiz: Tutamaz ol e mi?
Nadime: Ne dedin anlamadım aşkım...
Nadim: Seni çok seviyorum dedim.
Nadime: hadi o zaman gel kaçalım buralardan.
Nadim ve Nadime sahneden çekilirler.


Biraz sonra gözyaşları içinde bir kadın ve erkek sahneye girer. Kadın Nadime'nin annesi erkekte babasıdır.
Anne: Ah kızım neden kaçtın bizi gözü yaşlı bıraktın? Şimdi nerelerdesin ne yapıyorsun?
Baba: Zırlama lan! Sen şımarttın şimdi de ağlıyorsun. Bunu bu hale getiren sensin kes keseni...
Anne: sen sus konuşma. Asıl senin gibi ilgisiz baba olmaz olsun e mi? Şimdi de utanmadan beni suçluyorsun.
Baba sinirli sinirli ortalıkta dolaşır. Annenin üstüne yürür. Ellerini kaldırır.
Anne: Vur vur da bu yaştan sonra ben de evden kaçayım. Seni hayırsız vur bakalım...
Baba: canınız cehenneme! Kızın kime çektiği belli. Ne haliniz varsa görün, dedikten sonra sahneyi terk etmek üzereyken içeriye Nadime'nin öğretmeni girer.
Anne: öğretmen hanım kızımdan bir haber var mı ne olur söyleyin.
Öğretmen: merak etmeyin öğrendiğimize göre şehirde bir ev tutmuşlar. Evlenmişler.
Anne: vay benim başıma gelenler. Karalar gelsin başıma ah benim akılsız kızım ne yaptın...
Öğretmen ayaklarının yanına düşen anneyi tutup kaldırır. Sonra da tane tane konuşmaya başlar:
-Bundan önce sizleri uyarmıştım. Kızınızın elinden telefonu alın demiştim. Öğrencide telefonun ne işi var.
Anne: Ama öğretmen hanım arkadaşlarının vardı. Arkadaşlarının yanında mahcup olmasın, ezilip büzülmesin istedik.
Öğretmen: gençler telefonu genellikle arkadaşlarıyla mesajlaşmak için ve sevgilileriyle konuşmak için kullanıyorlar. Size kaç defa bunu haber verdim. Telefonundaki aşk mesajlarını size söyledim. Dinlemediniz. Aşkım, sevgilim sözleri gençlerin ders çalışmalarını engelliyor.
B aba: Gördün mü bana hiç haber vermedin. Verseydin onun bacaklarını kırardım. Bunlar başımıza gelmezdi.
Anne: bacağı kırık bir kız evden kaçmış kızdan daha iyi değil mi? Zaten sen dövmekten, kırmaktan başka ne yaptın ki? Sana bu kabalığından dolayı haber vermedim. Bir gün kızım diye karşısına alıp da konuştun mu?
Baba: de get lan adamın asabını bozma. Yine biz suçlu olduk ya...
Öğretmen: Anneler babalar iyi dinleyin. Biz yaşayamadık bari çocuklarımız yaşasın düşüncesi gençlerimizi yozlaştırmakta. Sorumluluklarından önce verdiğimiz özgürlük ve haklar onları bizlerden uzaklaştırmakta. Bunun için sorumluluklarının farkında gençler yetiştirin. Hayatın zorluklarını bilmeyenler o zorlukla karşılaştıklarında şaşırıp kalacaklardır. Şimdi sizi daha fazla üzmek istemiyorum. Bana müsaade gelişmeleri beraber paylaşırız, dedikten sonra sahneden ayrılır. Anne baba da öğretmen i yolcu etmek için onunla beraber sahneden çıkarlar.

Nadim ile Nadime sahnededir. Birbirine arkalarını dönmüş olarak sandalyelerinde oturmaktadırlar. Nadime ayağa kalkar. Kendi kendine konuşmaya başlar.
Nadime: 'Aşk aşk dedik aşsız ve aç kaldık babamın evi ne güzeldi.'
Nadim: Ey aşk sen ne güzelsin! Deli gönlümde bir süssün.
Nadime: Ey aşk delilikmişsin. Deli gönüllerde güzelmişsin. Ben delilikten vazgeçtim.
Nadim Nadime'ye dönerek diz çöker.
Gitme ne olursun, derdime derman olursun.
Nadime: Dert sahibi oldum derdinden, bıktım artık giden gelenden.
Nadime'nin sözü bitmişti ki kapı sesi duyulur.
Nadim kapıyı bakar. İçeriye başında şapka ayağında şalvar bir adam girer.
Nadim: Buyur Osman amca ne istiyorsun?
Osman amca: Ne buyurması be ev kirasını istiyorum. Paramı istiyorum paramı. (Eliyle de para işareti yapar.)
Nadim: Osman amca paramız yok aşkımız var. Aşkımızdan biraz verelim.
Osman amca: Ben aşk ne anlamam. O da neymiş. Bana para para verin para para...
Osman amca gençlerin etafında para para diyerek döner durur.
Nadime: Ey aşk senin her şeye gücün yeter, bize biraz da para ver.
Nadim: tamam tamam Osman amca şimdi git yarın gel...
Osman amca para isterim para isterim diyerek sahneden çıkar.
O çıktıktan az sonra tekrar kapı çalar.
Nadime: Aşk sen ne güzelsin böyle rüya erdi gözlerde toz pembe.
İçeriye elinde oklavayla bir kadın girer.
Kadın: yeter artık verin şu bakkal borçlarınızı. Ben sizin aşkınıza tüküreyim e mi? Toptancılar benim aşkıma aldırış etmiyorlar.
Elindeki oklavayı sallayarak para para paramı verin, aşkınız sizin olsun diyerek gençlerin etrafında zıplayarak gezer.
Nadime: tükendi aşkım kira ve markette, hayat zor muş para yoksa cepte.
Nadim bu sefer market sahibi kadınının önünde diz çöker.
Nadim: ey marketler kraliçesi, aşktan anlayan güzel sesli
Marketçi kadın oklavayı sallayarak, 'Kalk düzenbaz. Ben kraliçe mıraliçe değilim. Ben dükkan işleten fakir bir kadınım. Paramı verin paramı...
Nadime: Elveda ey aşkım sana elveda, parasız gülmüyor aşkın yüzü, yüzsüzlükle aşk yürümüyor elveda.
Nadime sahneden ayrılır. Nadim peşinden çöldeki mecnun gibi sürünür.
Nadim: Gitme aşkım sensiz bir serseriyim. Çölde gezen bir deliyim.
Marketçi oklavayla Nadim'in sırtına vurarak şöyle der. 'ben biliyordum zaten senin serseri olduğunu. Sizin gibi delilere borca vermekle ben delilik etmişim. Ver benim paramı paramı ver. Para para, diyerek Nadim'in sırtına vura vura sahneden çıkartır.
Az sonra Nadim sandalyede sayıklıyordur.
Nadim: Para, para, para diyerek sandalyeden kalkar. Etrafa şaşkın gözlerle bakar. Ne Nadime vardır, ne ev sahibi ne de marketçi.
Aşk yalanmış meğer, bir işin yoksa eğer. Diyerek pişmanlığını itiraf eder.
O sırada içeriye babası gelir. Nadim babasına sarılır.
Nadim: babacığım söz b undan sonra derslerime daha iyi çalışacağım. Al okul bitene kadar telefonda istemiyorum. Bundan sonra derslerden başka aşkım olmayacak.
Baba: Aşkı okul olan sevdiğine kavuşur. Okumayan sadece hayallerle ovunur, dedikten sonra oğluyla birlikte sahneyi terk ederler.

11 Aralık 2009 7-8 dakika 59 denemesi var.
Yorumlar