Aşk Utanmasını Bilmektir

“İnsanların ilk peygamberlikten beri duya geldikleri sözlerden biri; utanmazsan dilediğini yap” sözüdür.”[1]

Utanmak; ayıp ve kötü olan, insan onurunu olumsuz etkileyen, insanı mahcup edecek duygu, düşünce, söz ve davranışlardan kaçınmaktır. Bu bağlamda insanın toplumsal yaşamda bu tür yaklaşımlardan uzak durarak iffetli bir yaşamı tercih etmesi onun hayalı oluşunun bi göstergesi sayılır.

Utanmanın zıddı ise, utanmazlıktır.

Utanmazlık, özgürlük bahane edilerek meşrulaştırılamaz. Yani bir kişinin iradi özgürlüğü onun toplumsal örf, anane ve değerlerden uzak bir yaşamı doğallaştıramaz. Çünkü şahsın bireysel yaşamı, toplumsal hayatı olumsuz etkileme hakkı yoktur.

Allah, kötülüğün insanla arasında alenileştirilmesinden hoşnut olmamaktadır. Bu da toplumsal hayatın ahlaksızlığa karşı garanti altına alınmasından kaynaklanmaktadır.

Görünen ahlaksızlık zamanla içselleştirilme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Geçmişten günümüze görsel yayınları gözümüzün önünden bir film şeridi gibi geçirebilirsek, bazı hakikatleri de görebiliriz. İlk yıllarda kadın erkeğin el elle tutuşması garipsenirken, bir müddet sonra öpme sahneleri garipsenmeye başlandı. Sonraları yılbaşında bir dansözün çıkışı ayıpsanırken, sonraları yatak sahneleri ayıpsanmaya başlandı. Ama bu süetçe olan yetişen gençliğe oldu; çünkü o aşamalar yavaş yavaş gençlerimizde davranış olarak görülmeye başlanıyordu.

“İşte utanmadıktan sonra istediğini yap” sözü toplumsal huzurun garantisinin, utanma duygusu olduğunu belirtmesi açısından önemlidir.

Kur'an, inanç önderlerinin gençleri yetiştirirken bu hususa özen gösterdiklerini bize haber vermektedir. Bakıştan yürüyüşe kadar bir bütün olarak bizi Allah’a karşı mahcup edecek, insanlar arasında onurumuzu zedeleyecek her türlü yaklaşımdan uzak durmamız hususunda ciddi bir uyarı vardır.

“Az sonra o iki kızdan biri utangaç bir tavırla yürüyerek çıkageldi” Kasas/25

Şuayb peygamberin kızlarından birisi, Musa peygamberi çağırırken, yürüyüşüne dikkat ederek ilerliyordu. Başkasının niyetini olumsuz etkileyecek tavırlardan uzak durmak, inançlı insanlar için büyük bir öneme sahiptir.

Aslında Allah inancı, insanı duygu, düşünce ve davranışta utanmazlık olacak her türlü yaklaşıma karşı bilinçli bir duruş sergilemeye yöneltmektedir. Çünkü Allah, utanılması, çekinilmesi gereken ilk varlıktır. Bunun nedeni ise yaptıklarımız bir gün onun yanında açığa çıktığında ve gizli yaptığımızı sandığımız şeyler bir bir gözler önüne serildiğinde kızaracak bir yüze sahip olmamaktır.

“Mülk ve devletler, devleti ve iki dünyayı yaratanın ne işine yarar?

O zaman, her şeyden üstün olanın önünde utanmamak için gönlünüzü koruyun”[2]

Bir insan, Allah’tan utanmadıktan sonra utanılacak yüz mü kalır ki? Sevdiğini söylediği birinin huzurunda, onun hoşuna gitmeyecek davranışlarda bulunmak nasıl o kişinin hoşuna gitmezse, Allah’ın huzurunda da, onun hoşuna gitmeyecek şeyle yapmak Allah’ın hoşuna gitmez.

Sevmek, sevilenin razı olacağı işleri yaparak, onun hoşnutluğuna kalbi olarak sürekli yatkın olmaktır. Aksi taktirde sevgi iddiası yalandır söyleyenin dilinde.

Utanma, insanı toplumsal yaşamda davranışlarına dikkat eden erdemli biri kılar. Hayası olan insan, kendisini insanlar içinde rezil edecek davranışlardan, açıkta da, gizlide de kaçınır. Açıkta insanlardan utandığı için, gizlide ise Rabbinden çekindiği için kaçınır kötü davranışlardan.

Ama utanma duygusunu kaybetmiş bir insanı kötülükten alıkoyacak bir perde kalmamıştır. Bu gibiler için söylenen güzel bir atasözümüz vardır;

“Arsızın yüzüne tükürmüşler “yağmur yağıyor” demiş”

Utanma duygusunun deforme olduğu toplumlarda insanlar neredeyse sokak ortasını yatak odasına çevirecek kadar utanmazlığa yöneliyorlar.

Toplumsal yaşamda insanların ahlaki seviyesinin düşürülmesi için görsel ve basılı medyada yapılan yayınlar maneviyatı mahvetmektedir. Boşanmaların artması, zina, uyuşturucu, cinayet gibi toplumsal virüslerin hızlı bir şekilde yayılması hep utanma duygusunun kaybolmasından kaynaklanmaktadır.

Çocuk yetiştirmede dikkat edeceğimiz önemli unsurlardan birisi de; onlara ahlak bilinci verebilmektir.

Küçükken çocuklara sövmeyi öğretenler, büyüdüklerinde onların şiddetinden yaka silkelemektedirler.

Rüzgar eken fırtına biçerken bundan yakınmamalıdır.

Allah, insanlara ahlaki değerleri kuşanmaları hususunda uyarırken onları cinsiyet eksenli ele almamaktadır. Günümüzde erkek bir ahlaksızlık yaparsa, “erkektir” deyip normal karşılanma sürecine girilmektedir. Ama bir kadın yanlık bir davranış yaptığında onu ahlaksız olarak yargılamaktadırlar. “Ahlak kadınlarda güzeldir, erkeklere gerek değildir” anlayışı İslami bir anlayış değildir. Bu hususta şanı yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;

“Mümin erkeklere bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve zinadan korumalarını söyle! Bu onlar için en uygun olan davranıştır.Allah yaptıkları her şeyden hakkıyla haberdardır.

Mümin kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve günahtan korumalarını söyle.” Nur/31-32)

Bu hususun abidesi Hz Yusuf efendimizdir. O zindana atılma bahasına teklif edilen ahlaksızlıktan kaçınmıştır. İşte utanma budur; kadın olsun erkek olsun kişi kendisini rencide edecek, Allah’a karşı utanma duygusu oluşturacak her türlü davranıştan kaçınmaktır.

İnsan utanma duygusunu kaybettiği zaman, he türlü çirkinlik güzel görünecektir. Utanmazlığın piri olan şeytan, insana yaptığı utanmazlıkları normalleştirerek yaşamın bir parçası gösterir.

Her utanmaz kişide, şeytanlıktan bir paye vardır.

İşte Lut peygamberin kavmi Sodom Gomore ahlaksızlığı yaşam felsefesi haline getirmişlerdi. Ar duygusu çatladığı için yaşamlarında çirkeflikler sıradanlaşmıştı. Varlığı ile ahlaksızlıklarını hatırlatan Lut peygambere tahammül edemiyorlardı. Bunun için de onu şehirlerinden kovmak için yolla aralar. Sonunda çareyi bulurlar; Lut, kendileri gibi ahlaksızlığı değil de, erdemi tercih ettiği ve kendilerine yanlışlarını anlattığı için “temiz kalmak” suçunu işliyordu. Bundan dolayı sürgün cezasına çarptırılmalıydı.

“Lût’u ve etrafındakileri şehrinizden kovun, çünkü onlar çok temiz insanlar, yanımızda kirlenmesinler(!)” Neml/56

Utanma duygusu alay konusuna dönüyordu. Kalbi kirlenmişler, hayayı mizah konusu ediniyorlardı.

“Erlerin işi açıklık ve muhabbettir. Alçak kişilerin işi ise hile ve utanmazlıktır.”[3]

İnsanın kalbi kutsal değerlerden yoksunlaşınca, kutsal olmayan bayağı davranışlar kalbi doldurmaya başlar. Yaşamda boşluk yoktur. Dolu olması gereken yerler doldurulması gerekenlerle doldurulmazsa, gereksiz olanlarla doldurulur.

“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Rad/28)

Allah’ı anmakla huzura kavuşacak kalbi Allah’tan mahrum edersek, kalp başka şeylerde huzur arayacaktır. Bu da mümkün olmadığı için, sürekli yeni arayışların içine girecektir. Nihayetinde bu arayış normal olmayan, sapkın eğilimlere kadar gidecektir. İşte Allah’tan utanmazlık duygu ve düşüncesi insanlığı, sağduyulu insanların utanç duyacağı davranışlara kadar sürüklemiştir.

“İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.

Tanrı'yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar.” Romalılar mektup/25-29

Birçok ülkede normalleşen ve yasallaşan bu tür birliktelikler, utanmazlığın nasıl da yaygınlaştığının önemli bir göstergesidir. İşte adına, dinine ne deseniz deyin, utanmazlık davranış biçimi olanlara Allah rahmet nazarıyla bakmayacaktır. Sosyal trajediler aslında bu utanmazlığın bir sonucu olarak toplumları kasıp kavurmaktadır.

Aşk-ı ilahi utanmasını bilmektir, her türlü çirkinlikten ve kötülükten. Allah’ın huzurunda yüzünü kızartacak ahlaksızlıklardan. Her gün önünde saygıyla eğildiğimiz ve secdeyle şeref bulmayı arzuladığımız o Canan-ı Kibriyanın gördüğü bilinciyle yaşayanlara ne mutlu; çünkü onlar utanmaz olacak davranışlardan kaçınırlar.

Utanmak, Allah’ın terbiyesinde yetişenlerin süsüdür.

Allah’ın boyasıyla boyananlar, utanılması gerektiği yerde utanmasını bilirken, utanılmaması gereken yerde de utanmazlar. Utanmayacağımız, sıkılmayacağımız hatta istikamet üzere olacağımız anlar ve yerler de olacaktır.

Ahlaksız yaptığı kötülüklerden utanmazken, inançlı insan iman görünümünden hiç utanmamalıdır.

Utanmak bir lütfu ilahi iken, değerlerin yaşanmasında utanmamak peygamberi özelliğin inançlı kişideki tezahürüdür. İnanan insan, bir utanmazın ahlaksızlığı sergilerken gösterdiği cüret kadar, kendi değerlerini yaşamakta cüret göstermezse inancına ihanet etmiş olur.

Seyit Ahmet Uzun


[1] -Sünen-i Ebi Davut ve Tecemesi- Ekam Yayınları- c.5-s. 493

[2] Mevlana- age- s.137

[3] Mevlana- age- s. 48

08 Ocak 2022 8-9 dakika 59 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar