Aşk Ve Acı Üzerine

Büyük beklentilerim olmadı hayattan. Yiyebileceğim kadar ekmek, içebileceğim kadar su ve birazda para. Bu dünyaya ait metalar değildi isteğim. Ben sadece sevilmek istedim. Tabi buna karşılık olarak sevmek. Çok sevmek, uğurunda ölmek, ondan başka bir şey düşünememek, baktığım her yerde onu görmek, gördüğüm her şeyden onu hatırlatacak bir nokta bulmak ve bunu gayet iyi başardım, sevilmek hususunda ise kafam karışık. Beni seven hayatlar da girdi muhakkak hayatıma ancak onları sevebilmem için yeterli bir sebep değildi bu. Ondan vazgeçebilecek kadar çok sevmediler ya da etkileyemediler beni.

Zihnimi bulandıran sorunun cevabı, beş duyu organımda çaresiz kaldığı bir karanlıkta yatıyordu. Bütün baş ağrılarım, uykusuz gecelerim cevabı bulabilmek adınaydı. Acımı biraz olsun dindirebilmek ve mutsuzluğumun sebebini öğrenmek istiyordum. Bir mum ışığıyla evreni aydınlatmaya çalışan bütün bilim adamları ve düşünürler gibi dev karanlığın üzerine yürüdüm. Hayat ve insanlar hakkındaki bilgim ancak sönmek üzere olan bir kibrit çöpü kadardı. Yetersizdi. Ne zamandır yüzüne bakmadığım küçük kütüphaneme gömüldüm, hayat yaşanmaya devam ediyor ve ateşim git gide büyüyordu. Bütün olasılıkları hesaplamak mümkün olmadığından ve tüm toplumları kültürleri vs. inceleyecek zamanı ve cesareti bulamadığımdan olasılıkları kendime indirgedim.

Evren Tanrıyla ya da rastlantısal olarak başladı. Evren zamanı yarattı. Zaman Dünya'yı yarattı. Dünya acıyı yarattı. Acı insanı yarattı. İnsanoğlu tarihi boyunca acı çekti. Acıdan ne kadar uzaklaşsa da ondan kopamadı. Acıdan meydana gelmişti ve acının özelliklerini taşıyordu. Acı çekmek için yaratıldığını biliyor buna saygı duyuyor ancak bu durumdan kurtulmak için elinden geleni yapıyordu. İnsan duyguları, duygular aşkı yarattı.

Doyumsuzluğuyla bütün evrene nam salmıştı nev-i beşer. Elde ettikleri onu hiçbir zaman mutlu etmiyor hep daha fazlasını istiyordu. Acıdan yaratılmıştı ve doğasında bu vardı. İnsan duyguları, duygular aşkı yarattı. Acı çekmenin en güzel yolunu.
Aşk bir düşüncedir. Bütün düşünceler ise kusursuz. Davranışlar ise düşüncelerin sakat çocuklarıdır. Zihnin mükemmelliğinden ayrılıp bedene indirgenmişlerdir. Bu yüzden aşk güzeldir çünkü bütün fikirler gibi mükemmeldir.
Bu yüzdendir insanın bir kıza/erkeğe takılıp kalması, belki ömür boyu unutamaması. Aşk mükemmeldir ve mükemmele ulaşma hayali bile başını döndürmeye yeter insanın.

Yeni bir hayat sokmak istemez yaşantısına. Zihninin içinde oluşan mükemmel tabloyu değiştirmek istemez. Giden sevgiliyi düşünür. Bir gün geri döneceğini düşünür. Mutlulukların en büyüğüne ulaştığında tamamlanacağına inanır. Acı çeker durmaksızın. Özler, kızar ancak vazgeçmez hayalinden. Acı insanı doğurmuştur. İnsan duyguları, duygular ise aşkı. Acı çekmenin en güzel yolunu.


09/05/2012

10 Mayıs 2012 2-3 dakika 12 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar