Aslında Her Kadın

Her kadın birer aşık birer umut birer emektir aslında.Her kadın umuduna bel bağlayan, mutluluğu arayan, yalnızlıktan kaçan bir sevdalıdır.Hepsinin gözlerine haps olmuş bir çift göz ,dillerine mahkum ettikleri şarkıları, yüreklerinden atamadıkları sevdaları vardır.Hepsi birer sevdalı gelindir.Türkülere yar olacak kadar derin seven yürekleri, aşkları için umutları cesaretleri vardır.

Gülen bir yüz ,gökyüzü ağır ve derin,kaçamak soruların sonuna gelen bir yalnızlık gölgesi…Sessizce solan bir beniz,tek kelimeye ait olmayan mahşeri yalnızlık,gözlerde elem ve yalnızlıkta bir isim,gidenin ardından bakılamayacak kadar zifiri bir gece,hain ve pusuda korkular.Bir çığlığın bekçisi ay ve yıldızlar.Sonunu hazırlayan bir kar tanesinin korkusu ,o eşsiz güneşin gelen adımları.

-‘’Ya sonarsı… ‘’dedi. Yalnızlığı Yaralayan Kadın.

Bin bir tövbesine saklanmıştı aşkı,

Korkak ve telaşlı her bir yanın adı

Gizem dört yanında puşt zulası.

Sonsuzluk inanamayacağı eski bir yalandı.


Sustu.!


Her kadının rengi gibi onunda rengi soldu.Gözlerine biriken bir okyanus vardı,korkuyordu ağlamaktan,ağlamak ölümdü onun gözlerinde.Kayboluştu sinsice.Yalnızlıktı.Tanrıya yalvardı yine sırdan değildi geceye ağıtla yaktığı dilekleri.O gecenin çığlığı ,tek bir tanık vardı.Ayın sonu ,gökyüzünün tacıydı.Dolunayın adı yüreğinde yankılandı.Gökyüzü zifiri umuttu ,sabahların her biri kan çanağı,koruları uçsuz bucaksız siyahlar giymişti.Kelimeleri boğazında düğümlenmiş bir mavilikti

geçmiş, kapısında umut dinene bir dilenci.Bu gün her zamankinden nankör, yarın arsızlığın sevgilisiydi.Susmak teselliydi.Issız sokaklar boyu bir kar tanesi yalnızlığı hakimdi.Güneşin gelmesinden korkan, yalnızlığını çalacak bir hırsızı suçüstü aşkta yakalamaktı tek korkusu.Karanlık ve derinliklere saplanmış bir mavi .Umudun son sesi tükenişine inat kurtarılmayı bekleyen bir sabahın karanlığıydı.Sol yanında direniş biriktiren susmayı erdem sayan bir kadın ,’’Yalnızlığı Yaralayan Kadın…’’


Her kadının içinde kalan bir aşkın en büyük temsilcisi, her umutsuzluğun önderidir o…Her yarına bel bağlayan, saatlerin kovaladığı bir yalnızlıktı.Acıları yüreğine saran,sardıkça daha bir umutla dolan bir çift ela gözün sahibi,Yalnızlığı Yaralayan Kadın.

Nice zaman sonra bir tükenişin daha zirvesinden iniyordu. Umut topraklarına.Heyecanı dillere destan bir düğünün en temiz rengine bürünen gelinlik kızın heyecanına rakipti.Gözlerinden bulutları erteliyor güneşi selamlıyordu yüreği.Bir kez daha yalnızlık yemini etmişti.Bir kez daha tövbesini karşısına alıp, yüreğinin direnişine gidecekti.Saymamıştı kaç aşka direndiğini, kaç aşka yenik düştüğünü sandığını.Hasretini, yarım kalan sevdalarını.


Yüreğine işlemişti ''Yüzüne Türkü Yaktığı Adamın'' gözlerini,sesini endamının gölgesini.Bakışındaki bin bir terk edilişini.Her fırsatta bir gülüşü yetti,umut bahçesine güneş olmaya.O güneş ki;en kara sevdaları bozguna uğratan bir beyazlıktı esasında.

-Her kadın bir aşktan yaralıydı.


-Her kadında bir yalnızlık barınıyordu ,sol yanında…


-Her kadın birer ‘’Yalnızlığı Yaralayan Kadındı’’ oysa….


Nuray Altay Püsküllüoğlu

...

04 Ocak 2021 3-4 dakika 17 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar