Aynadaki Suskunluk

Dün gece seni gördüm yine, bembeyaz bir yağmur içinde
Bir rüya değil sanki, gülüyordun gözlerime
O günlerden bir rüzgar eser ümitlerin seni terkeder
Senden o bakışları gizler kapkaranlık bir keder
Hayatta paylaşmaya değer bildiğin bir sır varsa eğer
Haykırıp dağlara taşlara anlatmalıymış meğer

Anlatmakta zorlanan öğrenciler vardır hani, sözlüye kalkınca dilleri tutulur gibi, sus pus; yazmaya gelince açılıverirler. Ben de o sınıftanım galiba, çoğu şeyi anlatmaktan aciz kalıyorum. Yazmak daha kolay. Arada da alıntı yapmak gerekiyor tabi, şaairlik herkesin doğasında yok malesef. Duygularımızı düşüncelerimizi en iyi anlatacak mısralar yardım ediyor arada tabi. Bugün aynaya bakarken Ayna'dan çalayım dedim ve çaldım bir kaç mısra.

Bazen aynaya bakarken, bazen de kendimle başbaşa kaldığım zamanlarda bende kalan resminle sorup duruyorsun ha bire: "nasılsın gittiğin günden beri?" Verecek cevap çok kısa ve klasik olmalıyken zorlandım hep. "İyiyim, teşekkür ederim, sen nasılsın" cevabı o kadar mı zordu?! Hayır. Çünkü ne "nasılsın "sorusu, o kadar yalın anlamıyla sorulmuş, ne de benim vermem gereken cevap o klişe cevapla geçiştirilecek gibi bir cevap...

Zamanın ve yüz türlü elem ve kederin öldüremediği, unutturamadığı en güzel şeyleri beslemiş olmak da bir o kadar güzel. Sanırım sadece güzel yürekli insanlara has bir meziyet bu duyguları besleyip muhafaza etmek. Kin ve nefreti beslemek kolay; kıskanmak, küçümsemek, alaycılık da öyle. Dışlamak, silmek, öldürmek içinde insanı, o da kolay. Ancak sevmek karşılıksız, kazanmak istemek, hiç bir kazanımı gözetmeden, en zoru da karşılıksız ve hiç görmeden uzun seneler ve haber almadan bir tek cümlelik... Her güzellik büyük emek ister, sadece Allah'ın bağışladığı tabii güzellikler emeksiz... Her güzellik senin olsun bundan geri. Yakışmıyor bana hiç bir güzellik ve güzel olan meziyet. En kötüsü de "aşk" bana hiiç yakışmıyor! Yakışmadığı gibi yabancı kalıyor.

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin... Evet artık benim de yok.... Hayat o kadar lüksü taşıyamıyor sırtında. Hele, söylenmemiş sözler katili olmuşsa her mutluluğunun. Artık ıskalama bundan sonra. Benden hep aynı haber işte! En güzel pembeliklerinle kalsaydın, bende kalan hayali yüzün gibi keşke.

Yüzünden gitse de rengi, yüreğinde, taa derinlerde bir yerde aksiseda ediyordur ilk sevdalanmalarının ahengi.

Bir gün öyle bir gün böyle geçerken ömrümün anlamsız takviminden, düşen her yaprağı sararmadan uçup gitmişim pembe beyaz eski bir "düş"e. Dilim laf ebeliklerine ehil olsa da ne kafam öyledir, ne de bendeki et yığını şu yürek.

Hiçbir zaman duymayacağın duysan da anlamayacağın bir çığlıkta

SANA BİRİKİYORUM içim ürpererek.

17 Temmuz 2009 2-3 dakika 38 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    yüreğine sağlık beğenerek okudum...:))))