Ayrılığa Mektup

Ah ayrılık !...

Senin için neler söylendi, neler yazıldı.
Kalemler dayanamadı acına...
Gönülleri kavurdun, sevenleri ayırdın,
bir ân olsun haz alamadı yürekler sevdâdan yana...

Papatya falları bile yalancı çıktı...

Ah ayrılık !...

Ne şiirler yazıldı senin için, ne yaşlar döküldü,
ne ağıtlar yakıldı... Sen; seven gönülleri hasret
ateşine atarak terbiye ettin. Ama nafile !
Gönüller yine de vazgeçmedi ölesiye sevmekten, sana rağmen !...
Her nefeste senin varlığını içine çekerken yürekler,
yaktığın hasret ateşinde kavrulurken bile sevdâyı yaşadı doyasıya...
Senin alıp götürdüklerini, bir gece dolunay dağıtıverdi herkese
ve sen; yaptığınla kaldın...

Ah ayrılık !...

Sen sevdânın büyüklüğünü bilmezsini tanımazsın ki !
Çünkü sen hiç sevdâ çekmedin. Ama sen, hasret ateşini ardarda
yüreklere salarken, ateşinin sevgilere körük olduğunun da
farkına varamadın hiç... Çünkü sen; hasret ateşinde
yanmadın ki! Ne kendi acını bilirsin ne de hasret ateşinin
görünmeyen yüzünde sakladığı güllük gülistanlık sevdâ
bahçelerini... Zaten sen; zalim olmaktan başka neyi
tanırsın ki ?...

Ah ayrılık !...

Varlığının sevdâyı ölümsüzlüğe taşıdığını bilseydin, seven
gönülleri böyle ödüllendirir miydin acaba???
Sen bir kara çalı gibi seven yürekler arasında kök salarken, birbirinden
kopardığını zannederken, onları büsbütün bağlayan bir zincir
olduğunu fark etmiyor musun?
Ne zaman anlayacaksın bunu?
Daha kaç yüreği dumansız kavurman gerekiyor anlayabilmen için?...

Ah ayrılık !...

Sen sevdâ ateşini söndürdüğünü sandığın yerde, büsbütün
körüklediğini göremiyorsan, bunun suçu kimde?
Kimi sorumlu tutacaksın bu zalimliğinin sonuçlarından?...
Sevenleri mi; sevip de ayrılanları mı; hasret ateşinin bağrında
kavrulanları mı?
Kimi, kimleri???

Ah ayrılık !...

Sen ne kötü bir terbiyecisin ! Ama iyi ki varsın...
Sayende sevdânın kıymeti katlanarak artıyor.
Sayende sevmeye cesaret edemeyen yürekler bile karşında aslan kesiliyor.
Sayende sevdâ ateşi evreni daha bir fazla kaplıyor, daha bir fazla yakıyor.
Sayende dolunaya rağbet arttı bak !...

Ah ayrılık !...

Sen görevini en iyi şekilde yaptığın sürece, sevenlerin sırtı
yere gelmeyecek, haberin olsun !... Ve sen görevini yaptığın
sürece, söndürmeye çalıştıkça bilmeden körüklediğin sevdâ
ateşi, kendine yeni kurbanlar bulacak...

Bu ne yaman bir çelişki !... Ne garip bir ikilem !... Senin
yokluğunda sevginin kıymetini bilmeyenler, sayende sevdâyı
tanıdılar...

Siz iki ezeli rakip : Sevda ve Ayrılık!...

Sonsuza dek sürecek bu kavganızın ortasında kalanlarsa,
ikinizin birden ateşine yanmak zorunda olan zavallı,
bî-çâre, sevgi dolu yürekler...

Savaşın bakalım... Ölesiye savaşın !

Savaşın ki;
bu savaşın ganimetlerini de yine savaşınızın
kurbanları paylaşmaya devam etsin...
Nasıl olsa bu savaştan en kârlı çıkanlar onlar...

Bakalım bu savaşın sonunda, sizin elinize ne geçecek???

07 Eylül 2008 2-3 dakika 3 denemesi var.
Yorumlar