Bağlanmayacaksın

Tavsiye ediyorum isimli kitabımda, 25 yıllık sevgili fırınımdan ayrıldığım için çok üzgün olduğumu anlatan bir öyküm vardı. Fırınımdan sonra bir de yirmi yıllık çamaşır makinem arıza yaptı. Usta geldi. "Olmaz abla bu makine kaç yıllık" dedi. Dedim "yirmi yıllık." "Olsa da çok masraflı olur, parçasını bulamayız, yenisini alın" dedi. O bilmiyor ki ben yirmi yıllık eşyalarımdan çok zor ayrılıyorum. Eşime dedim "Ben yıkayamam elimde çamaşır, ne yaparsan yap, makinenin içi çamaşır dolu." Eşim gitti yeni bir makine aldı geldi. Koridora koyduk. Eski makineyi atacağız, yerine yenisini kuracağız. Ahh! makinem Ahh! Fırınımdan sonra sen de terk eyliyorsun beni. Üstelik yeni üretilen beyaz eşyaların ömrü on yıl oluyormuş. Yeni gelen, gelmeden tavrını koydu ortaya. "On yıl çekerim anca senin kahrını, on yıl sonra bırakırım seni." Ahh! Ahh Yeni beyaz eşyalar da şimdiki ilişkiler gibi. Çabucak bitiyor. Artık yirmi yıl dayanan makineler olmadığı gibi, yirmi yıl süren evlilikler de tarihe karışıyor. Dostluklar desen hiç yok. Havalar da aynı insanlar gibi. Bir bakıyorsun bugün hava güzel, ertesi gün sisli puslu bir hava. İnsanlar gibi sağı solu belli olmuyor.Benim gibilerin tarihi geçmiş artık. Ben kıyamıyorum makinelerime, atmak istemiyorum ama onlar bırakıp, terk edip gidiyorlar beni. Bu kaçıncı. Yeni alınanlar da on yıl sonra terk edeceklermiş beni. Bağlanmamayım bari yeni makineme. Karşısına geçip Can Yücel'in "Bağlanmayacaksın" şiirini okuyayım. Kime çok değer verirsem en çok o kazıklıyor zaten beni...Gibi işte..
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden...
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'O benim.' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
Sonra da,
güller ve dudaklar şimdi, ne kadar acı ve gizli, eski bir aşkı anlatır, güller ve dudaklar şimdi...Bu şarkı ne alaka diyeceksiniz. Vallahi bilmiyorum. Akşamdan beri dilime takıldı...Güller ve dudaklar şimdi, ne kadar acı ve gizli. Eski bir aşkı anlatır. Güller ve dudaklar şimdi. Makinemi kaybettiğim için mi bu hüzünlü şarkı dilime takıldı bilmiyorum. Evdeki ruh halim sanırım. Makinemden bu şarkıyla ayrılıyorum. "Bağlanmayacaksın" En çok kime değer verirsen, en çok o kırıyor seni.İşte.. eski emektar eşyaların bozulması böyle şaçmalattırıyor galiba.

18 Ağustos 2015 3-4 dakika 76 denemesi var.
Yorumlar