Bazı Şeyleri Okuyarak Bazı Şeyleri de Yaşayarak Öğrenirsin

Ne güzel, ilk emri ''OKU'' olan bir mübarek kitap, Kur'an'ın muhataplarıyız biz Müslümanlar. Her zaman söylemişimdir, Kur'an dışında başka başka şeyleri de okuyacaksınız. Başta hayatı, sonra diğer insanları ve onların hayatlarını, diğer okunması gereken kitapları...

Ne demiş ünlü Fransız yazarı Honor'e Balzac ''Bilginin efendisi olmak istiyorsan çalışmanın kölesi olmalısın.'' Demek ki çalışarak ve yaşayarak, yaşama anlam katarak da bir şeyler öğreniliyor unutmamak lazım...

Çiftçilik yapıyorsanız bunun teorisi illaki kitaplarda vardır, ancak o tohumları elinize alıp da tarlaya serpmediyseniz, yağmurun yağması için, bazı zamanda yağmaması için, gözlerinizi, kulaklarınızı açıp da beklemediyseniz, ben çiftçiyim diyemezsiniz... Soğanın, patatesin, ağaçta, toprak üstünde yetiştiğini zanneder durursunuz. Çobanlığı sadece koyunları otlatmaya götürüp, getirmek zannedersiniz ki çok zor ve çok meşakkatli bir iştir. Kurda kaptırmamak lazımdır koyunların bir tanesini bile...

Evlenirsiniz, mutlusunuzdur, neticede çocuklarınız olur, eviniz şenlenir. Cıvıl cıvıl çocuk sesleri evinizden eksik olmaz. Onları yetiştirmek için bir dolu çocuk gelişimi ile ilgili kitaplar okusanız da, yüreğinizde sevgi kırıntıları yoksa, eşinize ve çocuklarınıza, sevgi ile sarılmayı, yaklaşmayı beceremiyorsanız, olduğunuz yerde sayarsınız çoğu zaman. Teori ile beraber pratiği de başarılı şekilde yürütmek her zaman sağlıklı sonuçlar almanıza olanak sağlar...

Hayat hiç toz pembe değildir. Acı çeke çeke, yakınlardan dostlardan zaman zaman kazık yiye yiye, güvendiğiniz dağlara karlar yağa yağa geçip gidiyor hayat. Bir düşünür ''Çocuklarınıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı öğretin! Böylece, hayatları boyunca sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler…'' demiştir...

Sarılın sevdiklerinize, arayın zaman zaman eşinizi dostunuzu, büyüklerinizi, hayat pamuk ipliği, bir bakarsınız bu gün varlar, yarın yoklar, pişmanlıklar yüreğinizi yakmasın. Hayat ve insanlar değer verilmeyi hak ediyor, her ne kadar bir çok olumsuzluklar karşımıza çıksa da... Rabbim iyi insanlar ile karşılaştırsın bizleri, şerlilerden, yüreğinde kötülükleri büyütenlerden uzak tutsun dileyelim ki... Ne güzel demiş şairimiz Can Yücel ''Her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin Kadar Sevilirsin…''

11 Mart 2021 2-3 dakika 1375 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 3 yıl önce

    Yıllardır vergi ödedim. Otuz yıl tezgahımın başında üreterek. İnsanlar el sanatlarımı boyunlarına bileklerine parmaklarına kemer olarak bellerine halhal olarak ayak bileklerine filan taktılar. Otuz yıl sonra kapadım tezgahımı. Sonuçta yaklaşık yedi sekiz kocaman şeker torbalarını dolduracak kadar Vergi makbuzlarını çöpe attım. Ne için? El sanatlarının yanından bile geçmemiş hayatlarında tezgaha bile oturmamış tepedeki bürokratların ; yetime ucunu dahi göstermedikleri vergilerimi cebe indirdikleri yandaşlarına koltuk çıktıkları için mi? Aynen öyle. Haram olsun...

    İşlediğiniz konu da çok haklısınız. Ben ve benim gibi ustalar bu ülke de yıllarca birinci sınıf vergi ödemeye mahkum edildiler. Çoğumuz bıraktık ya da öldük. Kimsenin umurunda değildik. Düşünsenize 100 liranın 90 lirasını bu insanlara veriyorsunuz. Bu insanlar ki okudukları okullarda ezberledikleri kanunlarla yasa koyuyorlar. Orantısız bir vergi gücü var tıpkı orantısız adalet gibi...

    Vergi dairesiyle ters düştüm. Tuttu vergi memuru kitap karıştırmaya başladı. Ben de dedim ki; sayın memur senin aradığın sıkıntım o kitaplarda yazmaz. Boşuna arama...Sen de emir kulusun...Kapat o kitabı dedim...

    Öte yandan Elin Fransız' ı şu ünlü Stradivarius Keman emekçisini ve ailesini koruma altına aldı.

    Bir de not düşeyim; Bakır el sanatları ve Oltu Tesbih yapanlar 5 yıl süreyle vergiden muaflar....Beş yıl sonra eşe dosta devrederler ve işlerine devam ederler. İlginçtir; kazandıkları paranın hesabı yoktur. O yüzden Taylant Endonezya tatili yaparlar...