Beklemek

Beklemektir insanın kaderine düşen. Öyle olur ki, neredeyse sever hale gelir beklemeyi. Tek başına sırtlanır, kimseye vermek istemez. Bazen belli bir süre içinde  geleceği bir haberin, bir dostun, bir yarin yüzünü görme arzusunu yüreğinde hissetmek. Bazen de bir ömür boyu, süresiz, umutsuzca beklemek. Ama böyle olsa da , bir umut kıvılcımını yakmak için yine beklemeyi seçer insan. Aylardır, yıllardır beklemek, sabır ağlarını örür büyük bir titizlikle. 

Bazen de kuşlar pencerene gelip senle beraber bekler. Sana adeta moral olur bu. Kim bilir, içindeki sessiz çığlıkları duyup gelmişlerdir. Ve sen, ' ne iyi ettiniz de geldiniz, hoş geldiniz' diyerek ufak da olsa yüzünüzde tebessüme yol açarlar. Akşam olunca da kuşların her birini başka ağaçlara yollayıp, yine kendini uzaklara dalgın bakışlarla baş başa bırakırsın. Beklerken insan, sevineceğini hesap ederek bekler belki. Ansızın mutlu olacağına inanarak bir işareti bekler belki. Zaman içinde beklemek, seni bekleyen yapar. Hiç bir vakit beklenen olmazsın kim bilir. 

Madem beklemek, bu kadar gizemli, meşakkatli bir şeydir, değse bari. Sanki bir ödül alır gibi hak kazansan. 'Al bunu hak ettin sen, bu kadar beklemenin sonucu buydu' diyerek hak ettiğin değeri, kıymeti verseler. Ya da beklemeyi alışkanlık haline getirenler, bir beklenti içinde olmazlar hiç bir zaman. Bir de severek beklemek var, istemeye istemeye beklemek var, zorunlu beklemek var. Acaba biz, bu saydıklarımdan hangisinin içindeyiz ?   

05 Mayıs 2024 1-2 dakika 90 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar