Bekleyiş

Bir eylül sabahıydı
biz yine her zamanki yerde buluşacaktık
ve ben her zamanki gibi erkenden gitmiştim aşk adını verdiğimiz,
ucun ince bir yol kenarına.
ve yine sen herzamanki gibi geç geliyordun
yağmur hafiften düşüyordu dudaklarıma.

Senin gelişini on metreden anlardım
öyle heycanlı öyle hızlı nefes alış verişin içime işliyordu
kalbim durmak bilmiyordu
şarkılar söylüyordu kargalar
kuşlar hiç susmuyordu sanki kıskanıyorlardı kargaları
ve hep bir ağzdan ötüyorlardı kargalara rapmen.

Ve sen hala gelmemiştin
herzaman'ki günlerden daha geç oldu
bir an nefesim kesildi
gökyüzüne baktım kararmıştı
yağmur yerini dolu'ya bırakmıştıı birşeyler ters gidiyordu
az ötede martılar toplanmıştı..

Saatler olmuştu gelmeyeli
kuşlar bir bir gidiyordu kargalar susmuş
martılar çoktan gitmişti
güneş'te batmıştı sessizce
ve ben hala bekliyordum..

Belki gelmeyeceği anlamıştım
oysa hiç bir sorun yoktu hiç kavga etmemiştik
bu yüzden gitmedim bekledim sabaha kadar güneş doğana kadar
o hala gelmemişti
bir not yazıp bıraktım öylece ve terk ettim..

Evin yolunu tutayım derken
az ilerde yolun tam ortasında bir bavul bir kaç eşya
bir'de içinde adımızın yazılı olduğu bir yüzük
Bahoz ve Avşin
o an anladımki o hiç geç kalmamıştı..

Kargalar kuşlar martılar onun için ağlıyormuş
hatta gökyüzü bile göz yaşı düküyordu
yüreğimin sancısından hissetmiştim birşeyler olduğunu
bir eli kalbinde anladımki kalp krizi geçirmişti
o anlarda benimde kalbim acımıştı sanki ölmüş gibiydim.

O bavulu gördiğimde aslında onun ölmediğini anlamıştım
çünkü bedeni yoktu kargalar ve kuşler yemişti o artık özgürdü
çoktan uçmuştu göğün maviliklerine doğru
çok geçmeden bende karar vermiştim bedenimi terk etmeye
artık hiç ayrılmayacak kadar özgürüz özgür olacağız özgür kalacağız.

Uzun ince bir yol
cennetin yer yüzündeki bahçesi..

26 Eylül 2014 1-2 dakika 6 denemesi var.
Yorumlar