Bilinemeyen Büyük Ve Gerçek Zafer

İnsanların kendilerinin dahi açıklayamadıkları bazı yaşamsal tutkuları vardır. Kendilerine, kendilerinden başka dost bulamadıkları bir anda tüm sınırsal umutlarını bu tutkularıyla beslerler. Ve her şeyin bir ölümü olduğunu, ölmeden önce ölen insanların gerçekte ölmediklerini, kendilerini hayata teslim ettiklerini zanneden insanların aslında kendilerini kaybetmek istedikleri ama onlar istemese de onları kaybetmeyecek olanların her zaman var olduğunu anlarlar. O zaman geri dönüş demek olan bilfiil eylem ışıklarını yakarlar ve harekete geçerler. İlk anda hedefleri belli değildir. Daha sonra savaşı sürdürdüklerinde hedefler yavaş yavaş belirlenir. İşte gerçek hareket o anda başlar. Bu hareketin çok farklı adları vardır: Yaşam kavgası, kendini bulma, yaşama adapte olma, kaderden kaçma, ümidi yitirmeme, geleceğe hazırlanma... Hareket sonuçlanmadığı müddetçe ismin hiçbir önemi yoktur. İsmin asıl değer kazandığı an, zafer anıdır. Zafer çok büyük bir fazilet ve erdemliliktir. İnsanlar farklı alanlarda birçok zafer kazanabilirler, fakat tek büyük bir zafer vardır. O da, insanın tek başına elde ettiği, kendi içinde bir define gibi saklı bulunan, gizemli ve mükemmel bir zaferdir. İnsanların hilesiz ve kusursuz olarak kendi zaferlerini kendilerinin elde ettiği özgür bir dünyanın tutkusu ve umuduyla, bilinmeyene doğru yapılan seyahatte başarılı olana dek dünyanın dönmesini sağlayacak her türlü faaliyette üstümüze düşen toplumsal vazifeleri, ferdiyetçilik hastalığını yenerek yerine getirmek zorundayız.

25 Eylül 2009 1-2 dakika 2 denemesi var.
Yorumlar