Biliyor musun?

Şimdi ne istiyorum biliyor musun? Hayatın ellerinden tutup sana gelmek, beni terk etmediğini görüp, içimi rahata erdirmek...

Seni özlüyorum umudum, seni çok özlüyorum... Herkes yabancı, herkes el, kendimi ne anlıyor ne de anlatabiliyorum ve evet, korkuyorum...

Çocuksu telâşlarım, ağladığım anda gülmeye başlayışlarım, her şeyi oyundan ibaret sanışlarım... Hepsi çok geride kalırken, seni saramıyor oluşum derinden yaralıyor beni...

Seni çok özlüyorum umudum... Kolum kanadımdın, sımsıcak sevgilerimde beni yaşatandın. Şimdi sanki her şey sahte, her şey tek bir şeyin içinde, sevgiler yapmacık, her şey para...

Şimdi neyi düşlüyorum biliyor musun? Söyleyemem, sana da anlatamam, sen de anlamazsın. Biliyorum vakit hâlâ çok erken, zamanın kıyısında beni bekleyen tek bir yelken...

Gözlerime sevinçle bakabilen gözler yok artık, bütün gözler nemli, sanki hepsi birden geçmişe dalar, geçmişi özler... Eski aşklarda yok, eskiye dair hiçbir şey yok umudum...

Peki, sen neredesin? Seni içimden almalarına izin vermeyecektim, hayata söyleyecektim bizi birbirimizden ayırmayacak, seni içimde sağlam tutup, beni güneşe dost eyleyecekti.


Şimdi ne istiyorum biliyor musun? Beni benimle bırak önce, sonrasında bir daha yalnızlık gelmesin yanıma, sen gel ısıt beni öylece. Neden efkârlıyım bilmiyorsun!

Düzenin sabır taşımı çatlattığını sana anlatamam, her şeye herkes yazık ediyor, bunu bilmekten utanırsın, ezilir mahvolursun, anlıyor musun?

Eskiden sevgiler altın değerindeydi, ?sevgi' denildi mi, aklımıza bin türlü sevgi pınarına

eriştirebileceğimiz dostlar gelirdi.


Elimizi uzattığımızda boşa gitmeyeceğini bilerek yaşardık, şimdi öyle mi?

Düşerken elimi uzatamam, çünkü korkuyorum. O yolda, benimle bu uğurda savaşabilecek birilerini tanımıyorum.

Ve seni çok özlüyorum umudum, seni çok özlüyorum... Sen pembeydin, çok pembeydin,

Siyahı tanımıyordum.

Evet, işte böyle... Benim masalım da böyle, ne zaman gelirsin bilmiyorum.

Şunu bil ki; senden sonra birçok şeyin yalan olduğunu, her şeyin kirlendiğini gördüm.

Meğer ise, beni yaşama kazandıran tek şey senmişsin.

Umutlar sağlam olunca, sen olunca; dünya kolay gelirmiş.

Aynı yollarda, içimde bitmek tükenmeyen tarifsiz duygularla yürüyorum...


Biliyorum, bir gün gelecek, her şey düzelecek, oynadığımız oyunlar kadar saf,

Akıttığımız gözyaşlarımız kadar duru olacağız. Biliyorum umudum, tüm umutsuzluklar

Bitecek, her şey yeniden başlayacak...

Şimdi neden ağlıyorum biliyor musun? Gecenin hüznüne gözyaşlarımı dökeyim de,

Yağmurlara katkım olsun diye. O yağmurlar, hüznün yüzüme, yüreğime yerleştiği anda,

Yağan yağmurlar... Belki de bir tek onlar beni anlıyorlar...

Şimdi ne istiyorum biliyor musun?

Boş ver, sadece şunu bil ki; seni çocuk saflığıyla değil, hayatın bembeyaz sayfalarından

ayrı düşmüş biri gibi özlüyorum...

18 Mayıs 2010 2-3 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar