Bin Yalan Bir Doğru / Söyleşi tadında

Siz de alın kahvenizi elinize ve kahvenizi yudumlarken de yağmurun konuştuklarını, yalan ve sahteliklerin bizden kopardıklarını şöyle bir düşünün ve bu satırları fon müziği eşliğinde dikkatlice okuyun olur mu?

Merhaba pazar! Ruhumun dingin Pazarı. Kalbimde bak hâlâ ölen aşkların mezarı, yiten yılların hesabı. Ten sevdaların çalgılarda haykırışı, çalıyor pazar şarkıları.

Çal bağlamacı çal, dindir tüm acıları!
Ah bu şarkılar, o derin hissiyatlar...
Ah bu şarkıların sözü kör olmasın.

Sonra şarkı açtım...

Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Sen ağladın canım, ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım, boşuna kandım
Rengi gözümde solan dünyada.

Hep aynı şarkı çalsın istiyordum ve tekrar tekrar dinledim. Keşke o güzel anıları da bir pikap gibi sarabilseydik en başa, çaldırabilseydik kalp şarkılarımızı yeniden. Eski günleri özlemiyor değil insan. Son dönemlerde daha bir yalnızlaştı insanlar.

Düşündüm de yalnız ve yanlış olmak bile sadece bir tık ötesi.

Yaşam denilen şey hata affetmiyor veriyor dersini. Saatin tik tak sesi bir kez olsun göstermiyor geleceği.

Tik tak tik tak duyulan sadece zamanın sesi hani nerede ölen insanların nefesi? Hepsi de kibre düştü virüs geldi eşitledi herkesi. Mesaj basitti aslında ama anlayan anladı, anlamayansa oyun sandı. İletişimler zaten kopuk ve de azdı.

Her yerde anlaşılmazlık kafesi.
iklimler bile mutsuz.

Hani nerede kuşların sesi?

Doğa ihmal lekeli. Savaşlar vahşeti kusuyor...

Kim ödeyecek bunca günahın vebalini?

Bugüne dek sadece iyi insanların iyi kalpleri karşısında tüm benliğimi unutup üstelik saygıyla, o numune kişilikleri önünde eğildim.
Ey neredesiniz? Sizi çok özledim.

Babaannemin sesini duydum erişilmez diyarlardan, dayımın babacan tavrını hissettim en olmadık zamanlardan. Göz yaşlarım sel oldu o en sessiz çığlıklardan.

Sessizliğin sesi en güzel sesmiş anladım, ben o anda yağmurla ağladım.

Of, insanı yalan dünya of!

Bin yalan içinde doğru olan neydi ölüm mü, yoksa o kum rengi ana yani toprak mı?

Peki ya yalan kimdi, neydi?

Yalan bizlerdik. Yoksullara üzüldüğümüzü söyleyip yardım etmezken de yalandık, birinin başına gelen kötü olay bizim hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi davranırken de yalan!

Düşünmek sancı doğurmuştu. Yalan yalan yalan diye yankılanıyordu odam.

Bizler andık, talandık, yalandık...
Bir vardık bir yoktuk
Ama
Dünyayı sonsuz sandık aldandık.

Fincanımı durulamak için ayağa kalkmıştım ki su diye haykırdım su su su!

Bu kadar kirliliği ne silip süpürebilirdi ki başka?

Sadece yağmur duymuştu anlaşılan feryadımı. Penceremde yağmur yağarken içimdeki o buzul yangın az da olsa erimişti. Buzul buzul eriyordu içimin hissi. Yağmurla yarışıyordu gözlerimin feri.

Yağmur yağıyor seller akıyor, asi ruhum camdan bakıyor.

Ah yağmur ah! Keşke silip süpürsen yeryüzündeki tüm virüsleri, en çok da içimizdeki sahtelikleri, sahte kişilikleri.

Çünkü her birimiz bin bir yalanla boğuşuyor hiç bilmediğimiz bir filmin figüranı oluyoruz. Film bitmedi henüz sonu sürprizli, ilişkiler krizli hiç mi hiç çözülmüyor içimizin bilmecesi.

Doğru kimdir, nedir?

Algılar, yanılgılar, sorular ve de sorgular.. Samimiyet arıyor aşklar, dostluklar.

Nerede peki?

Samimiyet arıyorsan küçük bir çocuğun kalbine dokun, al avuçlarını ellerine. Bir hayvanı, bir bitkiyi sev örneğin ama beklentisiz, nazik, öylece...

Doğa bak nasıl da kendi doğal türküsünü söylüyor.

Doğaya eşlik edense sadece yüreğimin çalgısı. Do re m fa... Dertler girsin rafa.

Yeniden sarıldım kendime, yalanları bir bir dizdim geçmişe sonra da sımsıkı sarıldım sevginin kerametine, doğruluğun selametine ve de Allah’ın azametine.

Kalbim vav, sözlerim elif oldu

Söylesene ey ruhum, söylesene

Kaç yalana esir olduk, bir( 1) gerçeği anlamadan?
Söylesene şimdi.

Gaye Dilek GEZER.

09 Mart 2022 3-4 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar