Bir Bayram Böyle Geçti

Bayramı Bursa'da geçirmek nasipmiş bu Kurban'da. Bursa'nın hayatımda ayrı bir yeri ve önemi vardır her zaman. Bin dokuz yüz seksen iki yılında bir yıllık öğrenim süresi orada geçmiştir ve ayrıca seneler sonra da sevdiğimi orada buldum yine. ''Rahmet Yolları Kesti'' diye Kemal Tahir'in bir kitabı vardır, şimdi o geldi akılma birden. Bayramın birinci gününden başlayıp üçüncü gününe kadar hiç dinmeyen bir rahmet, bir yağmur pek dolaşmamıza izin vermedi Bursa'da desem yeridir. Oysa yolda iken ne hayaller kurmuştum. Bir gün Mudanya krizim gelir oraya kaçarım, bir gün Gemlik krizim gelir oraya savrulurum, arada Kurşunluya selam veririm diyordum ama kısmet, olmadı işte. Mudanya'da, Gemlik'de, Kurşunlu'da başka bahara artık diyelim. ''Bekleyin beni, özleyin beni anacığım'' diyeyim Oya Başar gibi...







Bursa'da akraba yönünden benim için ve tabi ki hanım içinde çok zengindir. Haliyle onları ziyaret de gündemimize aldığımız bir konu oluyor her bayram. Şöyle Heykele çıkıp da başından sonuna kadar bir yürüdüm mü illa ki bir tanıdığa rastlıyorum zaten çoğu zaman. Ah akrabalar bir de az tatlı ikram etseler de yediklerim bana gram, kilogram olarak dönmese...







Fırsat bulursam, Kapalı Çarşıyı gezerim, tarihi ve otantik bir yer, her zaman cezb etmiştir beni. Ayrıca Sönmez İş Sarayında eski kitap satanlar, yani sahaflar dolu olduğu için oraya da uğramadan geçmem kesinlikle. Geçen bayram rastladığım ilginç bir kitapçı dükkânı vardı. Genç bir arkadaşımız açmış, tanışmıştık da. Sattığı kitap türü sadece çizgi roman ki ayrıca da çok severim hâlâ da çizgi roman okumayı. Sakın bu yaşta da çizgi roman okunur mu demeyin, rahmetli Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal'ın da Red Kit okuduğunu zamanında bu ülke de sağır sultan bile duymuştur. Bu sefer gittiğimde baktım ki kapatmış dükkânı. Üzüldüm tabi ki. Bir ticarethane kolay kurulmuyor ama bu devirde çok çabuk kapısına kilit vurulabiliyor. Ne diyelim Allah'dan hayırlısı...






Kayın biraderlerden biride Bursa'nın Mustafa Kemal Paşa ilçesine gitmek durumunda bayramda, eşi oralı olduğu için. Biz Bursa'ya o da Kemalpaşa'ya. Giderler gitmesine ama bir şartla, dönüşte mutlaka benim çifte kavrulmuş Kemal Paşa tatlım gelir bavulumun içine yumuşak iniş yapar hem de iniş izni bile istemeden...






Gökdere'nin hemen yanı başında cuma günleri kurulan Yıldırım Pazarı cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Bağırıp çağıranlar, alışveriş yapanlar, sırtında küfe ile hamallar; her ne kadar şimdilerde sayıları çok azalsa da, kendi alın terlerinin, helal kazançlarının bekçileri. Kuruşuna kadar temiz para budur işte. Bakıyorum bir seyyar tezgâhın üstünde pilli diş fırçası. Fiyatı mı? Sudan ucuz hatta bedava, sadece bir lira. Alacağım sırada amcanın biri kaş göz ediyor. Uzaklaşıp soruyorum. ''Çin malı onlar Çin malı, bir kere kullan kaldır at cinsinden.'' diyor. Biraz dolanıp eve dönüyorum...







Çocuklar ve büyükler hep bir yerde toplanınca haliyle curcuna ve gürültüde eksik olmuyor. Ama Allah var çok da sinirlendirmezler beni çocuklar. Bazen damarlarına basarım, bayılırım onları ben de kızdırmaya, tabi ki sonrasında gönüllerini de almak kaydı ile. Yahu kardeşim az önce burada onlarca çikolata vardı, nereye gitti bunlar hemşerim? Ben de kime ne soruyorum. Ev de beş tane çocuk var ve on dakikada çikolatalar dörtte bire inmiş. Bundan daha normal ne olabilir ki? Kurtlara kuzu teslim etmek gibi bir şey. Salonda hep beraber azıyoruz çocuklarla, benimkilerde bana kızıyor. Baktım biri koltukta hop hop hopluyor, ben de başladım yanına oturup hoplamaya. Tesadüf bu ya Cimbomluymuş çocuk, bir iki tezahürat öğret Ahmet, babası Fenerliymiş, bana ne, ben Cimbomlu yaptım ya çocuğu. İşte tatlısı tuzlusu ile bir bayram da böyle geçti. Hepinize en derin sevgi ve saygılar her gününüz bayram güzelliğinde olsun...

21 Ekim 2013 3-4 dakika 1378 denemesi var.
Yorumlar