Bir Fincan Sıcak Kahve ve Bir Sönük Sigara

Sürünle koşmadan rüzgarın tadına bakamazsın. Tıpkı onun uğultusu kulaklarındayken hayat ve ölüm denen iki şeyin ortasında gözlerin kapalı yürümeden parmak uçlarında, gecenin karanlığına aşık olamayacağın gibi... Bulutlar gökyüzünü her kapladığında içini buruk bi neşe kaplar ya hani. Kasvete ve karanlığa o kadar alışmışsındır ki güneşten nefret edercesine, evinde hissedersin o kederin içinde. Acı çektiğin her an daha güzel gelir sana sonra. Acıya dayandığın her saniye, acının damarlarinda dolaşıp da her zerrene sevgilinin narin dokunuşu gibi okşarcasına temas edişinde bulursun mutluluğu. Sonra ateşi söndürmesi gereken suyun gözlerden dökülünce tenini nasıl da yaktığını öğrenirsin. Hayatın ölümden daha büyük bir düşman olduğunu öğrendiğin günden beri her saniye onun ensende hissettigin o soğuk nefesi her damlada daha da fazla yaklaşır hissedersin. Kendinden bile saklarsın sonra gözyaşlarını. Öylece çürümeye terk edilirsin de koca dünyanın ortasında. Yardıma uzanacak hiçbir el olmadığını bildiğinden her gün batımından sabaha kadar koskoca dünyanın ortasında tek başına ölümün sana uzatacağı eli beklersin her gece. Sonra mı? Sonrası bir fincan sıcak kahve ve bir sönük sigara..

11 Nisan 2014 1-2 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar