Bir Kitapla Yolculuk

İş gezisinin son gününde büyük bir alışveriş merkezinde vaktimi öldürürken, belki de bu sıkıştırılmış, yoğunlaştırılmış, odaklandırılmış, keskinleştirilmiş yapının içindeki en ferah ortam olan kitapçıdan aldım bu kitabı. Sıkıntılı, kızgın ve yalnızdım. Önce alışveriş merkezindeki bir kafede başladım okumaya. Bu yazarın daha önceki kitaplarında da gördüğüm üslubu, daha ilk cümleden itibaren hissettiğim yalın, samimi ve naif anlatımı beni kendine çekti. Hele o sürekli yaptığımız hatalardan ve hepimizin yaşadığı 'hayat ve ilişki sorunlarındaki çaresizliğimizden' sakince bahsedişi, insanın yaşadığı mutsuzluklarda tek olmadığını, bunları korkmadan ve birilerini suçlamadan kabullenerek anlatması... İşte aradığım 'bakış' bu!

Ben de yazara öykünüp kafede otururken kadın garsonun bana olan ilgisine karşılık veremediğimden, sadece bir çay içip masa işgal etmemden hoşlanmayan diğer garsonların etrafımda dolaştığından ve bundan rahatsız olup bir çay daha söylediğimden bahsetmek istiyorum. İki çayla kafede oturabileceğim azami süreyi tamamladıktan sonra kalkıp şehirlerarası otobüs terminaline gitmek için alışveriş merkezinden ayrıldım.

Otogarda seyahatlerden, bizi seyahat etmeye zorlayan sebeplerden, uçaklardan, trenlerden, istasyonlardan, şehirlerarası mola yerlerinden, bulutlardan, doğa manzaralarından, seyyahların anlattıklarından ve sanatçıların seyahatlerinden bahseden kitabı okumaya devam ettim. Okudukça buhranlı halimden sıyrılıp yolculuk yapan insanların sıkıntı ve mutluluklarını paylaşarak yaşam enerjisi kazandığımı hissediyordum. Arada kafamı kitaptan kaldırıp diğer yolculara, banklarda oturan, elinde valiziyle telaşla yürüyen veya ayakta durup uzaklara bakan kader arkadaşlarıma bakıyordum. Fakat en çok kitapta da denildiği gibi 'hep hakkı yenilen', yeterince değer verilmeyen bulutları seyrediyordum. Güneş batmış, akşamüzeri alacakaranlığında mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu, kırmızı, pembe renkleriyle gökyüzü çok az insanın dikkatini üzerine çekebiliyordu. Bu manzaraya doya doya bakabilen insanın mutsuzluğunu daha hangi güzellik giderebilir!

Vakit geldi. Valizlerimi teslim edip numaralı koltuğuma oturduktan sonra bir süre daha okumaya devam ettim. Sonrasında çalışmayan koltuk arkası ekranına, uyumak istememe rağmen yüksek sesle televizyon yayınına karşın yolculuğumu 'yaşamak' için kitabımı kapattım.

Artık tatil zamanı... İnsanlar isterse alışkanlıklarından isterse dinlenmek, eğlenmek, gezmek isterse de fotoğraf çekip, bunları paylaşıp hava atmak için olsun bir yerlere yolculuk yapıyor. Ben de böyle planlar içerisinde nereye gideceğime karar vermeye çalışıyordum. Bu kitap benim tur rehberim oldu. Şimdi nerelere gitmek istediğimi, nerelerde nelerden keyif alabileceğimi, beklentilerimin çoğu gerçekleşmese de nasıl mutlu olabileceğimi biliyorum. Bu yazıyı yazmadan biraz önce bitirdiğim Alain de Botton'un 'Seyahat Sanatı' kitabını sizinle paylaşmak istiyorum.

Nereye gidiyorsanız... İyi yolculuklar!

13 Haziran 2014 2-3 dakika 3 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    Bazen bir kitap insanın yüreğinde ve ruhunda derin izler bırakabiliyor tabi o an ki ruh halinizde önemli o kitabın sayfaları arasında kaybolup giderken. Güzel bir yazı kutlarım Ahmet bey...👍