Biraz Huzur,Biraz Sıkıntı-Hepsi O Kadar

Çocukluğumun bulut yüklü denizlerinden uzak yolculuklarda, kendimi aradığımı henüz bilmiyordum. İçimdeki özlem neye aitti? Ben kimdim? Kimden, onulmaz bir ayrılıkla savrulup,uzaklara gidiyordum?İçimdeki boşluk; gözlerimden boşalacak yaşlarla, yeniden hatırlanan anılarla dolar mıydı? O sonsuz boşlukta bozulan büyünün, kuş tüyü hafifliğindeki ağır yalnızlığımı içimde taşımama yetmeyeceğini bile bile; acımın, varlığımdan, salt varlığımdan ,var olmaya çalışmamdan kaynaklanan iç yakıcı kokusunu koridorlara,yollara bıraktım da geldim.
Geride bırakılmış hüznün yasını tutamadan, geçmişi geride bırakamadan, hep kendime giden yollarda, gittim, geldim. Geldim, gittim....


Bir durmak gerekiyordu.
Biraz nefes almak,
Azıcık susmak gerekiyordu....

Benden ayrı ,apayrı akıp giden hayatlara! Seyirci bile olamadan. Kendi hayatının gölgesinde kalan ıssız bir ağaç gibi; yalnızlığımın ve öksüzlüğümün serinliğinde,kendi sandalyemde, yüzüm ağacın gövdesine dönük, hayallere dalıyordum. Orada öylece durmak ve o gövdeyi hayal etmek,ağacın gölgesinde, serinliğinde ıslanmak... Yüzüm,sadece o büyük, haşmetli yeşiline hüznün ve rüzgarda uçuşan kanatları karışmış, ağacın önü sıra ilerleyen yalnızlıklara kör.....müş gibi...Dünyaya sırtımı dönmüş oturuyordum.
Rüzgar yok....Biraz huzur,biraz sıkıntı ve hepsi o kadar...
28-05-2003istanbul

09 Mart 2010 1-2 dakika 31 denemesi var.
Yorumlar