Birden Bire

Çırpınış treninde ecnebice bir şeyler söylüyordu biri; gözleri benim gözlerimdi, sesi ise benden çalınmış olan o dış ses. İç sesimin kısık sesine bitki çaylarının ve şurupların kâr etmediğini meydan okuyarak söylüyordu bana gözleriyle; bu çırpınışın ikimize ait olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

Herkes bencilce uyutuyordu uyanması gerekeni. "Beni bırakın" diyordu şarkının bırakılması gereken yerinde, Fransız kalıyordum Franz Kafka bana en ecnebiyken.

Gregor Samsa'nın üstüne bastığım çığlıklarında ben de ezilmiş bir püreydim.

Hayvanların cemiyetinde söz hakkım olmadığı gibi insanların da ortaklaşa yok saydıkları bir cehalette prosedürü bahanelerden yana kullanışımda dışlanmıştım.

Bu yüzden yemek olmak hakkı kalmıştı bana. Bebeklerin ağzında, istifra törenlerinin sona erdiği bir yerde yedikleriydim.

Emzikleriyle dövüyorlardı sonra kibarca beni; uykularını böldüğüm açlıklarında çırpınış treninde rey verdiğim ensemin üşüttüğü üşütük sayımlarında bedenimin hicran köşesiydim. Bedenim bile yabancıydı bana.

Hangi kabule erememişliğin soylu töreninde plaketimi alacağımı bilemiyordum.

Dilden dillendi Di'li geçmiş zamanım. Di'yi kendimden hep çok seviyorum diye.

Dilerim, güzel günlerin ışıkları geri geldiğinde kalbimde trafo patlamaz.

Buna ihtiyacım var. 

Yükseldiğim şehrin denizinden sesleniyorum.

Boynum tutuk, ayaklarım kulaçlara bir, kollarım kurbağalama stiliyle bana sarılmak istiyor.

Bedenim bile hasretteyken bana.

Şimdi uyuyor insanlar; ben uyanıkken küflü duvarların temizlik telaşına.

Yılbaşı ağacının ışıltısından üç yapboz çalıyorum, tamamlanmıyor bende yıl.

İki bin yirmi kere kayıp aranıyor ilanındayım.

Bedenim, ruhumun diplomasi sessizliğinde en yabancılaşmalarda kendine çöpsüz üzüm.

Fırlatıp atıyorum kendimi nereden aşağı ise oradan aşağı.

Yukarılara çıkacağım o en yakın güne kadar buradayım.

Şimdi uyutun benden eksik başarılarınızı; maaşını yatırdım parmaklarımın.


26 Aralık 2020 1-2 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar