Bitiyor

Bir zaman sonra onsuz kahkahalar atıyor, yeni şarkılar seviyor, yeni insanlar keşfediyor, ansızın bir şeyle uğraşırken gün içerisinde aklına gelmediğini fark ediyorsun.



"Vay be, bugün aklımın kıyısında, köşesinde, yüreğimin deminde misafir etmedim onu, içmedim çay niyetine, dinlemedim, şarkı saymadım. Vapurları yüreğimde yaşattım, martıları gördüm de, ona rastlamadım" diyorsun. Acı bir burukluk başlıyor, tadını hissediyorsun damağında. Acı mı acı. "Unutuyorum" diyorsun. Unutmaktan korktuğun o anlarda. "Böylesi hayırlıymış, kısmetten öteye gidemedik, olmadı, zorlayamazdım, üstüme düşeni yaptım, layıkıyla sevdim" diyorsun. Ona ait o şarkıları uzun zamandır dinlemediğini fark ediyorsun. Aslında bunu bilerek yapıyorsun. Çünkü dinlersen, belki de canın acır, o acılar nükseder, korkuyorsun. Yepyeni hayallerin oluyor, "Başkalarını da sığdırabilirim artık yüreğime, hem o da böyle olmasını isterdi, o da böyle yaptı, benim bu bekleyişlerim neden?" diyorsun.



Sonra bir gün, tam da unuttuğun bir anda, o şarkı çalıyor, aklına düşüyor. Kalbin paramparça. Sanki parçaları her bir yana dağılmış da, o da ayağının altında hiç acımadan ezmiş gibi. Kim gelse, kim bulsa seni, kimin adını sanını bilmesen, kim gizemli hâliyle karşına çıksa, o sanıyorsun. "Bana geldi, o da bensiz yapamadı, biliyordum" diyorsun. O olmasını istediğin için, her geleni de o zannediyorsun. Ona benzeyenler geliyorlar da, bir tek o gelmiyor. Ama unutuyorsun çoğunlukla. Acısı da hafifliyor. Gözyaşlarının müsebbibi başkaları oluyor artık. Bir filme, bir şarkıya, bir başka hayal kırıklığına ağlıyorsun. Bitiyor. Sen bitmesini istesen de, istemesen de bitiyor. Aslında gerçek aşklar, iki tarafın da susup, yollarına devam etmeleriyle noktalanıyor. Yoksa, hiç bir gidiş, gerçek bir bitiş değil... Mesela, yarın gelmeyeceğini bilerek koyuyorsun başını yastığa, gelmesini de beklemiyorsun zaten. Fark ediyorsun. Ümitlerin bitmiş, o içinde bitmiş. Kiminle konuşsa, kiminle görüşse, "Hakkıdır, hep beni sevecek değildi ya..." demeye başlıyorsun.



Yollar ayrıyken, aynı acılarla pişmenin bir anlamı da yok. Sola bakıyorsun, o sağına bakıyor. Görmüyorsunuz birbirinizi. Bitiyor.



Bitmeyen aşk yok. Bittiği anda bitiren aşklar var. "Ölmek bu" derken, bir gün bir başkası gelip, elinden tutup, seni yeniden ayağa kaldıran, yeniden yaşatan oluyor. Bitmenin de aslı, kendine birikmek, yeniden çoğalmak değil mi zaten? Hiçbir bitiş, esaslı bir bitiş değil. Gelmeyeceğini bilerek uyumak ve gelmeyeceğini bilerek uyanmak... Gözünü açtığında aklına onun düşmemesi. Hâlbuki bir zamanlar, yaşamaktan önce o gelirdi aklına. "Nasıl şimdi, iyi mi, beni düşünüyor mu, arar mı, mesaj atar mı?" Mesajı geldiğinde, kalbin sanki içinden çıkıyordu, taşıyordu, engin denizlere ulaşıyordu, sevdiğine emanet etmek istiyordun, lâkin yaşamak için o sana lâzımdı.



Bitmeyen aşk yok ki sevgilim, biz de bittik. Yeniden çoğalmak adına, başkalarının esiri, başkalarının kısmeti olacağız. Adın da artık yabancı. Şimdi söyleyebilirim artık, unutmak ve unutulmak bende hiç bu kadar şahane durmamıştı.

20 Ekim 2013 2-3 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar