Böyle Zamanlarda
Anlamsızlaşınca her şey, değeri kalmayınca nefes almanın bile, ne yapılır bilmiyorum. Bir uçurum arıyorum atlayacak, bir jilet arıyorum damarlarımı yaracak, bir kurşun arıyorum şakaklarımda büyük bir delik açacak. Büyük bir karanlığa düşüyorum böyle zamanlarda, dipsiz bir karanlık, sonsuz bir karanlık. Eşyalarım bile sahip çıkmıyor artık bana. Sigaram bile. Şarkılar bile. Böyle zamanlarda uyanmamak istiyorum sabahlara. En çok da böyle zamanlarda...
Diyorlar ki 'Yaşa hayatını! Kaç kere geleceksin dünyaya!' Ben seçmedim ki gelmeyi şu boktan hayata. Ben istemedim ki. Bunların hiçbiri benim isteğim doğrultusunda düzülen saçmalıklar silsilesi değil ki. Çok üşürüm ben mesela. Her an, her saniye belki. İçim de titrer. Damarlarım donar, en kılcalına kadar. Gırtlağımı keser martılar, nefes alamam. Almak da istemem ki zaten. Her zaman. En çok da böyle zamanlarda.
Amaç arıyorum bazen kendime, uğruna yaşanabilecek birini bazen. Olmuyor. Ne hayallerim var geleceğe dönük, ne hedeflerim var ailemin göğsünü kabartacak. 'Ben buyum!' diyemiyorum, sağır oluyorlar bana, duymuyorlar. Bazen en çok bağırdığımda.. Duyulmuyorum. Duyuramıyorum çığlıklarımı.
Kendi gözümden düştüğüm olmuştur çok defa. Fazlasıyla bencil biriyim aslında. Bunun dışına çıkınca, acılarıma yenilerini katınca, bir defa daha düşüyorum gözlerimden. Çok doluyorum. Aşırı. Gözlerim yaşlarda, bedenim acılarla, kanım intiharla dolup taşıyor. Bazen öyle doluyorum ki.. Silah gibi. Birilerinin şakaklarına patlayasım geliyor. En çok da kendi şakağıma. En çok da böyle zamanlarda...
Yalnızlık alıp götürüyor beni. En çok ama en çok böyle zamanlarda.
Ve derin bir uyku istiyor gözlerim, kalbim, bedenim, tüm benliğim.
Böyle zamanlarda...