Bozmasamıydım suskunluğumu dökmesemiydim içimi geceye...

Sustum yıllarca konuşmadım kimse duymasın bilmesin diye, artık dökmeliyim içimi geceye ve kabuk bağlayan yaralarımın altında ki irinler bitmediği sürece, sancılarım dinmeyecekti bir ömür süren ıstıraplar içinde. Dedim ki kendi kendime yaz, yaz ve sünger çektiklerinin üstüne sevdanı da eklersin kimse sormaz kim? Diye, ne? Diye. Hesaplar kapatılmaz sorgusuz sualsiz, anlar anlaması gereken anladığını çekmez kendi üstüne ve kırılan kalemi örnek almaz o biliyor kalbini seni yormaz bir daha ve verilen sözleri unutmaz bu kadar çabuk diye... Ama hesap tutmadı. Çok derinlerden geldi bir ses ben! Buradayım sana ne oluyor! Diye, söylediği tek cümle oldu... Güle güle...
Kadere bak! Ne anlatmak istiyor kalemim, ne anlıyor içindeki sevdalarından kolay vazgeçenler. Ve... Tarihi geri sarıyor biteviye. Yorucudur sevdalar birbirini anlamıyorsa yürekler, sindiremiyorlarsa hiçbir şeyi içlerine. Bir kalem de silmek en kolayı gelir sevmeyene. Anlayamazsınız yediğiniz tokadı onca şiddete rağmen ve sarsılırsınız bir sol kroşe yumruğu aniden yemiş boksör gibi. Ama korkmayın sarsıntıya alışkınsanız hele yumruk yemeye üst üste, pek fazla bir şey fark etmiyor haber özel ulak gelince. Anlayıveriyorsunuz ne denli az kıymete alındığınızı bir kere de...
Herkes bilmelidir ki bir geçmişin üstüne geldiyse yeni yüreğin deşmezsin kapalı sandıklar içinde ki çeyizleri, bakmazsın ne var ne yok diye. Kabullenmişsindir her şeyini gözlerini görünce ve şüphelerini tek tek fırlatmazsın sevdiğinin yüreğine ok diye. Hüsrandır kıyamettir gelen üst üste haberler tek taraflı akit feshidir düzeltilemez maddelerle.
Alışmalı, alışmalı mı?
Kanıksanmalı mı artık bu düşünce?
Yeteri kadar özveri, yeteri kadar anlayışın üstüne, kurulmaz bu saltanat, bitmişse gönüllerdeki gülümsemeler ve sorgusuz sualsiz yüreğini geri alıyorsa her fırsatta, kaçınmıyorsa yaralamaktan ve bir oyun diye adlandırıyorsa sözüm ona sevdasını... Kabullenip yakmaktan başka anıları çare gelmiyor elinden tek taraflı feshi onaylamaktan başka... Başını dik tutmak zorunluluğu içinde hayatına devam edersin olduğunca, olabildiğince...
Bir devir kapanır böylece...
Artık yeni bir devre yüreğin dayanmaz. Yazmıştım içime doğar gibi bir yazı önce. Nadasa bırakmalı, dinlenmeli yüreğim artık hak ettiğince... Öğrenmeliyim gidene kal dememeyi, öğrenmeliyim bir an önce...



Esenlikle ve sevgiyle...Melekler öpsün yüreğinizden...

200..

27 Eylül 2009 2-3 dakika 23 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar