Br Sevda Masalı

Yazamadığım bir sürü mektubumdun. İçler çektiğim ama bir türlü sevgimi tam anlamı ile sana anlatamadığım bir sevgi yumağıydın içimde. Yeşile hasretim oldun gidişinle. Gözlerine bu denli hiç hasret kalmamıştım oysa. Yanımdayken doyaca bakamadım yeşil gözlerine, şimdilerde acısını çekiyorum. Ve bütün yeşilleri kendime adıyorum...
Keşkeler sığınıyorum bu günlerde, keşke daha fazla sarılsaydım sana, keşke yanında biraz daha durabilseydim, keşke pamuk ellerini yüzüme daha çok yaslama fırsatı bulsaydım, keşke el ele dolaşmalarımız bütün gün olsaydı, keşke... keşke. Biliyorum keşkeler çare değil hiçbir şeye! Ama yinede keşke daha fazla dalsaydım yeşil gözlerine. Ve gidişinle keşke bu kadar yanmasaydım. Yanığım...
İyice koy verdim kendimi bu günlerde. Ne yapacağımı ne edeceğimi şaşırır oldum. Keşke gitmeseydin, şimdi benimde dönüşüm yok sana. Nedendir bilmem ama artık sabahları ağzımda acı bir tat ile uyanıyorum. Akşamdan kalma içkiler, boşaltılmamış kül tablaları. Yatak bile açmıyorum artık, kendime olan özenim gitti. Sakallarımı gidişinden beridir ilk defa dün kestim. Kesmeliydim çünkü tanınmaz hale geldi sıratım. Ve sen alışık değilsin beni böyle görmeye. Ve ben hiç alışık olmadım kendimi bu denli görmeye...
Saat on ikiyi yirmi bir dakika geçiyor. Ve hala elimde içki şişeleri kül tablam inadına dolu ve sen inadına içimdesin. Hiç gitmeyecek misin içimden? Aslında giden sensin de, ben hiç atamayacak mıyım seni yüreğimden?
Bu soruların cevapları öyle zor ki! Ve öyle zor ki sensiz dakikaları saymak yeşilim. Anlatılması güç şeyler var içimde, anlatsam sevgimi öyle bir anlarsın ki. Öyle bir karaya vurur ki balıklar, nesillerinin tükeneceğinden ve bana yeniden sarılacağında korkuyorum. İşte bu yüzden içimi kanatıyorum her gün. İşte bu yüzden ?seni seviyorum' diyemiyorum...
Kalbim çok ağrıyor, esnerken bile sıkıştırıyor kör olası! Haklı tabi ki de kendince, o kadar mereti içme ki sıkıştırmayayım seni bu kadar diyor adeta. Kira zamanı geçmiş bir ev sahibinin kızgınlığı gibi kalbim. Durmadan zilimi çalıyor, duracağım diye de bağırıyor ulu orta utanmaz...
Birde senli yanıklarım olmasa. Her gece yatağıma yattığımda bir de ?Sen' düşmesen usuma. Ah birde güzelliğin vurmasa her gece yırtık perdemin aralığından, ay gibi... nezle olacağım galiba, sürekli burnumu çekiyorum. Gözlerimde epey ıslanmış hani. Sanırım ben her gün ?Sen nezlesi' oluyorum. Ve bir türlü geçmiyor, iyileşemiyorum. Bir sigara daha yakmalıyım ve derin nefes alıp, karanlığa salmalıyım zehri. Ve yine ?Sen'li' saatler başlamalı...
Gün yine ağarıyor ve sensiz işte yepyeni bir gün daha. Takvimler artık yirmi üç nisanın habercisi ve içimde çocuk olamamanın burukluğu. Ve tabiri caizse yokluğunun bilmem kaçınca ay'ı bu gün.
Yalnızlar rıhtıma yürüyorum. Sol kolumda senin acın ve dolaşıyorum avare gibi yollarda. Her adım ?Sen'! ve ben artık atmalıyım seni içimden... Sensiz başlayan güne bir kez daha merhaba. Ve merhaba bütün ayrılıkların sızıları ve merhaba yirmi üç nisan! Ve merhaba yirmi üçünde beni bu hallere koyan zalim hayat. Bütün günaydınlar sizlere olsun. Ve günler artık bizler için doğsun...

23 Nisan 2009 3-4 dakika 49 denemesi var.
Yorumlar