Bu Dünya Yanmak Dünyası

Bu Dünya Yanmak Dünyası

Kimi kalbinden yanar, kimi dilinden,kimi susamadığı bir cümlenin altında kül olur. Herkesin içi bir yerlerden tutuşmuştur aslında, ama kimse dumanını belli etmez.Herkes biraz yanar, biraz yakar, biraz da alışır bu ateşe.

Kimi sevgiden yanar,kimi ihanetten,kimi de hiç dokunulmamış bir yalnızlıktan. Gözyaşları bile ateş gibi akar bazen,soğutmaz, aksine içi daha çok kavurur insanın. Çünkü bu dünya, yananın söndüğü değil; sönmüşlerin bile yeniden tutuşturulduğu bir yer.

Bu dünya yanmak dünyası…Bir tebessümün arkasında bin acı gizli, bir “iyiyim” cümlesinin ardında koca bir yangın. Herkes biraz kül, herkes biraz is olmuş.Ve yine de kimse vazgeçmiyor yanmaktan. Çünkü ne tuhaftır, insan en çok yandığı yerden öğreniyor yaşamayı.Belki de yanmak, bu dünyanın tek gerçeği.Ve biz, yanarken bile ışık saçmayı unutmamamız gereken son kıvılcımlarız.

Bu dünya, almak üzerine kurulu bir sahne gibi…Kimse kimseye dokunmadan yaşamak istiyor ama herkes birbirinin kalbinden bir parça koparmaya da hevesli. Herkes almak istiyor; sevgiyi, ilgiyi, zamanı, huzuru, hatta suskunluğu bile… Vermek neredeyse unutulmuş bir dil, konuşulmaz olmuş bir iyilik hâli.

Artık kimse “nasılsın” diye sormuyor merakından, sadece kendi cevabını arıyor o sorunun içinde. Herkes birbirine bir şey borçluymuş gibi yaşıyor; ama aslında en büyük eksiklik, insanın kendi içinden alıp da başkasına veremediği sevgide saklı.

Bu çağda kalpler yoruldu. Herkes, bir diğerinin yorgunluğunu taşımaktan korkar oldu. O yüzden herkes kendi kabuğunda, kendi derdinin etrafında dönüyor. Kimse fark etmiyor ki, bir başkasının acısına dokunmak bazen insanın kendi yanıklarını iyileştirir. Ama kimse elini uzatmıyor artık — korkuyor. Çünkü herkes almak istiyor, ama kimse elindekini kaybetmeyi göze alamıyor.

Bir zamanlar vermek, büyüklüktü. Şimdi vermek zayıflık sayılıyor.Bir zamanlar sevgi paylaşmaktı, şimdi hesap yapmak oldu.Bir zamanlar kalplerle konuşurduk, şimdi kelimeler bile çıkar karşılığında söyleniyor.

Ve bu sahnede, herkes bir rolün peşinde:Kimisi sevilmek için, kimisi unutulmamak için, kimisi sadece görünmek için oynuyor.Ama sonunda herkes aynı gerçeğe varıyor — ne kadar alırsan al, içindeki boşluk doymuyor. Çünkü dünya almakla dolmuyor, yalnızca paylaşmakla anlam buluyor.

Belki de bu yüzden, en büyük zenginlik hâlâ bir tebessümün, bir dokunuşun, bir “yanındayım” demenin içindedir.Ama bu dünya, ne yazık ki, almak dünyası…Ve insanlar, aldıkça eksiliyorlar. 

Bu Dünya Yanmak Dünyası

17 Ekim 2025 2-3 dakika 22 denemesi var.
Yorumlar