Bu karanlık beni öldürüyor

İki oda bir salon bir ev ve ben bir başına kalmışım. Bilmem anlatsam anlar mısınız? Akşam olunca sessizlik gelip giriyor odama. Çaresizlik içinde alıyorum onu içeri. Kimsecikler yok, ne adımı nede hallerimi soran var. Önümde bir televizyon, sesi ardına kadar acık, gözüm sürekli hareket eden bir şey aramakta, ellerim tütünden zehir zemberek. Uyumak istiyorum ama olmuyor, uykumu yarıda kesen, gözlerimi kapanmaktan alıkoyan bir şey var sanki. Ya saatler dakikalara uğramadan saniyelerle ilerliyor ya da bu takvim yanlış. Yanlış olmalı yoksa yarını dünden görmek delilik. Siz hiç bir günü iki ayrı zamanda yaşadınız mı? Yani gündüzü kalabalık ve aydınlık gecesi zifiri karanlık ve yalnız bir insan olmak nasıldır bilir misiniz? Benim her günüm böyle; sabahı deviren, öğle vaktini görmeyen gözlerimle uyanırım. Sonrada aydınlık ile karanlık arasındaki o küçük zamanda kendimi sokaklara atarım. Sessizlikten yorulmak ne demektir iyi bilirim. Ben de aranırım, nerde gürültü varsa oraya ilişir, sesimi çıkarmadan saatlerce konuşanları dinlerim.
Ama yine akşam olmakta birazdan dağılır kalabalık, ben yine sessizliğin kollarına bırakırım kendimi. Dost görünümlü asil düşmandır yalnızlık bilir misiniz? Dost görünür çünkü yalnız kaldığınız her an yanınızda ilk o belirir. Düşmandır çünkü sizi gözyaşı dökmeye ve hayata isyana zorlar. Asildir ama asil olmasına siz çağırmadan gelmez. Neyse yine karanlık aydınlığa teslim oluyor, gözlerim bedenimi taşımaz oldu. Uykum var ama asıl sorun uyumak değil bilmelisiniz, asıl sorun uyanmak, güneşi görmeden karanlıkta uyanmak....

13 Şubat 2010 1-2 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar